14 Temmuz 2018 Cumartesi

"İlahi Morluk"


Padişahların gönlünü eğleyip sultanların yemini verdim. Hayat bana farklı seçenekler sunabilirdi. Yapmadı. Adımın geçtiği mısraların başına “soytarı” sıfatını layık gördü. Böylece yaşamak benim için fazladan bir anlam kazandı. Diğer soytarılardan farklıydım çünkü soytarı olduğumun bilincindeydim. Bu nedenle padişahların, siyasetçilerin ve sanatçıların makamına rahatça girip çıkabiliyordum.

Gene böyle bir gün –nasıl bir gün olduğu özenle belirtilmemiştir- Çakır’ın meyhanesinde demlenen iki abinin yanına gittim. Sadri Alışık ve Neşet Ertaş’ın…
“Hoş geldin mamalak” dediler.
“Hoş bulduk abiler” dedim, “ve fakat inceden bir türkü tuttursak da neşemizi bulsak. Yok ki soytarımız gönlümüzü eğlesin.
“Olur” dedi Neşet Abim ve başladılar söylemeye: “Dın dı dın dın, ilahi morluk, nedir bu zorluk”
“Bi dakika ustalar” dedim sözlerini keserek, “bu söylediğiniz türkü değil, çağını aşmış bir rock şarkısıdır”
“Kes ulan soytarı” dedi Sadri Alışık.
“Elleşme çocuğa” diye karşılık verdi Neşet Ertaş. “Mamalak” dedi, “piyasada var olabilmek için böyle şeyler yapmak gerekiyor. Kavır falan, sen daha iyi anlarsın.”
Piyasa kelimesini Neşet Ertaş’ın ağzına yakıştıramadım. Türkünün kavırını gördüm de rock’ın türkü versiyonunu ilk kez görüyordum. Yani bunca yıllık soytarıyım, böyle soytarılık görmemiştim.
“Öyleyse” dedim, “bırakın bu morluğu falan da ben size bir türkü çığırayım.”
“Olur” dediler. Başladım söylemeye:
“Dın dı dın dın, öpüyorsam ayrılığı gözünden, söküyorsam yüreğimi göğsümden…”
Sözümü kesti Sadri Alışık kahkahayla: “Ulan” dedi “soytarı ve de mamalak, şimdi faka bastın –fak basılan bir şeymiş o gün anladım- senin bu söylediğin türkü değil, özgün müziktir.”
“Özgünse sorun yok” dedim. “Orjinaliteden zarar gelmez.”
“Ha hay” dedi Neşet Ertaş. “Gene yaptın soytarılığını güldürdün beni mamalak. Öyleyse bırakıp piyasayı kendi dalgamıza bakalım ne dersiniz?”
“Olur” dedik. Ve başladık Neşet Ertaş’a kulak vermeye –kulak verilen bir şeydir, daha önceden biliyordum.
“Dın dı dın dın, Al şalım yeşil şalım da dünyayı dolaşalım, sen yağmur ol ben bulut, Maçka’da buluşalım, Maçka’da bu-lu…”

Ben Mamalak, Mamalaksoyka, soytarısıyım bu hayatın. Sizden farkım soytarılığımı ilan etmem ve bir soytarı gibi yaşamamdır. Ben ki son 30 senedir intihar etmedim hiç bilemem, ne dersiniz? İntihar karası bir efkarla ağışı göğe sazlarıyla birlikte, piyasa şarkılarını reddedip baba mirası türküyü sahiplenmesinden olabilir mi Neşet Baba’nın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder