Padişahların
gönlünü eğleyip sultanların yemini verdim. Hayat bana farklı seçenekler
sunabilirdi. Yapmadı. Adımın geçtiği mısraların başına “soytarı” sıfatını layık
gördü. Böylece yaşamak benim için fazladan bir anlam kazandı. Diğer
soytarılardan farklıydım çünkü soytarı olduğumun bilincindeydim. Bu nedenle
padişahların, siyasetçilerin ve sanatçıların makamına rahatça girip
çıkabiliyordum.
Gene böyle bir gün
–nasıl bir gün olduğu özenle belirtilmemiştir- Çakır’ın meyhanesinde demlenen
iki abinin yanına gittim. Sadri Alışık ve Neşet Ertaş’ın…
“Hoş geldin
mamalak” dediler.
“Hoş bulduk abiler”
dedim, “ve fakat inceden bir türkü tuttursak da neşemizi bulsak. Yok ki
soytarımız gönlümüzü eğlesin.
“Olur” dedi Neşet
Abim ve başladılar söylemeye: “Dın dı dın dın, ilahi morluk, nedir bu zorluk”
“Bi dakika ustalar”
dedim sözlerini keserek, “bu söylediğiniz türkü değil, çağını aşmış bir rock
şarkısıdır”
“Kes ulan soytarı”
dedi Sadri Alışık.
“Elleşme çocuğa”
diye karşılık verdi Neşet Ertaş. “Mamalak” dedi, “piyasada var olabilmek için
böyle şeyler yapmak gerekiyor. Kavır falan, sen daha iyi anlarsın.”
Piyasa kelimesini
Neşet Ertaş’ın ağzına yakıştıramadım. Türkünün kavırını gördüm de rock’ın türkü
versiyonunu ilk kez görüyordum. Yani bunca yıllık soytarıyım, böyle soytarılık
görmemiştim.
“Öyleyse” dedim, “bırakın
bu morluğu falan da ben size bir türkü çığırayım.”
“Olur” dediler.
Başladım söylemeye:
“Dın dı dın dın, öpüyorsam
ayrılığı gözünden, söküyorsam yüreğimi göğsümden…”
Sözümü kesti Sadri
Alışık kahkahayla: “Ulan” dedi “soytarı ve de mamalak, şimdi faka bastın –fak basılan
bir şeymiş o gün anladım- senin bu söylediğin türkü değil, özgün müziktir.”
“Özgünse sorun yok”
dedim. “Orjinaliteden zarar gelmez.”
“Ha hay” dedi
Neşet Ertaş. “Gene yaptın soytarılığını güldürdün beni mamalak. Öyleyse bırakıp
piyasayı kendi dalgamıza bakalım ne dersiniz?”
“Olur” dedik. Ve başladık
Neşet Ertaş’a kulak vermeye –kulak verilen bir şeydir, daha önceden biliyordum.
“Dın dı dın dın,
Al şalım yeşil şalım da dünyayı dolaşalım, sen yağmur ol ben bulut, Maçka’da
buluşalım, Maçka’da bu-lu…”
Ben Mamalak, Mamalaksoyka,
soytarısıyım bu hayatın. Sizden farkım soytarılığımı ilan etmem ve bir soytarı
gibi yaşamamdır. Ben ki son 30 senedir intihar etmedim hiç bilemem, ne
dersiniz? İntihar karası bir efkarla ağışı göğe sazlarıyla birlikte, piyasa
şarkılarını reddedip baba mirası türküyü sahiplenmesinden olabilir mi Neşet
Baba’nın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder