1 Kasım 2019 Cuma

Belki de Anonim Diye Bir Şair Vardır ve Bütün O Anonim Şiirleri O Yazmıştır


Lâ-edrî diye bir şair olduğunu zannedenlere…
Ve cehaletin hayalperest bilgeliğine…

Bir gün bir Osmanlı padişahı “ayrılık” temalı bir şiir yarışması düzenlemiş. Memleketin bütün şairleri yarışmaya katılmış. Biri hariç… Dönemin en meşhur şairi “Anonim” yarışmaya katılmamış. Padişah, “kambersiz düğün olmaz” hesabı “arayın gelsin, Anonim’siz yarışma tertib edilebilemez” demiş. Çıkmışlar aramışlar. Bugünkü gibi değil… O zamanlar telefon yok. Sokak sokak, kapı kapı aramışlar, bulmuşlar. Halbuki “anonim” evdeymiş. Padişah “arayın bulun” dediği için, ‘aramak emri’ni yerine getirmek için gereksiz dolaşmışlar. Neyse… Çıkarmışlar padişahın huzuruna şair Anonim’i… Padişah buyurmuş:
            “Niçin yarışmaya katılmadın ey Anonim?”
            “Katılmam gerektiğini bilmiyordum Padişahım.”
            “Sensiz olmaz… ‘Ayrılık’ temalı bir şiir yazıp sen de yarışmaya katılacaksın.”
            Şair Anonim bir müddet düşünmüş ve demiş ki:
            “Padişahım, ben bu yarışmaya katılır, bu şiiri yazarım. Fakat bana bir villa, on iki hizmetçi ve beş yıl lazım.”
            Padişah biraz düşünmüş ve “olur” demiş.
            Anonim adlı şaire hemen bir villa, on iki hizmetçi ve beş yıl tahsis edilmiş. Anonim villasında hizmetçilerle zevk ü sefa içinde beş yıl yaşamış. Padişah, şair ayağına gelir, şiiri huzurda okur diye düşündüyse de Anonim rahatını bozup gitmemiş. Padişah ‘sanatçı kaprisidir, idare etmek lazım’ diyerek kendi gitmiş Anonim’in villasına.
            “Ey Anonim” demiş, “şiirim nerede?”
            Anonim bir miktar Padişaha dönüp bakmış ve demiş ki:
            “Padişahım yazarım yazmasına da bana beş yıl daha lazım.”
            Padişah “beş yıl bekledik, bi beş yıl daha bekleriz, hem saltanatımın on yılını garantiye almış olurum” diye düşünüp “tamam” demiş, “sana beş yıl daha”…
            İkinci beş yıl daha geçmiş ve padişah aynı sebeplerden ötürü kendi çıkıp gitmiş “Anonim”in villasına. Bir de ne görsün? Bizim Anonim, uzatmış bacaklarını şezlonga, bir elinde taze sıkılmış portakal suyu, diğerinde türlü meyvelerden rengarenk yiyecekler, hizmetçiler başında, zevk ü sefa ediyor. Padişah “tez vurun kellesini” diyecekmiş ki merakı galebe çalmış ve sormadan edememiş:
            “Noldu bizim şiir? Yazdın mı Anonim?”
            Anonim, uzandığı yerden tek kaşını kaldırıp padişaha bakmış, portakal suyundan bir yudum almış ve demiş ki:
            “Yav, neydi şu senin istediğin şiirin teması?”
     Padişah köpürmüş, sinirden kıpkırmızı olmuş. Tam “ula deyyus, daha şiirin temasını hatırlamazsın, ne diye on yıldır bu villadasın” diyecekmiş ki merakı gene galebe çalmış ve sinirini gizleyerek söylemiş temayı:
            “Ayrılık.”
            Anonim adlı şair, bir kez daha tek kaşını kaldırmış ve demiş ki:
            “Bana bir kalem bir de kağıt getirin.”
            Hizmetçiler hemen koşup bir kağıt ve bir kalem getirmişler ve Anonim’in eline vermişler.
            Anonim, kağıdı kalemi almış ve tek dokunuşla iki mısra yazmış:
Ölüm Allah’ın emri de
Şu ayrılık olmasaydı…
            Padişah şiiri okuyunca hayran olmuş. “Yahu” demiş, “bu nasıl bir şiir, bu nasıl bir söz. Dile benden ne dilersen. İste sana Hint ülkesinden miskler getireyim. İste ceylan derisinden potinler diktireyim. Söyle ne istersin, ne mükâfat istersen vereyim” demiş.
            Şair, portakal suyundan son yudumunu almış, uzandığı yerden kalkmış, röpteşambırını çıkarıp hırkasını giymiş, pabucunu ayağına takmış, villadan çıkmak niyetiyle kapıya doğru yönelecekken demiş ki:
            “Ben mükâfatımı on yıl önce aldım Padişahım. Bundan sonra size uğurlar olsun.”
                                                                       -Bitti-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder