Şimdi sen burada değilsin ya. Gözlerimden fişek gibi gençliğim ölür. Dalgalar böğrüme böğrüme çarpar. Radyoda eski bir halk türküsü ölür.
Sen burada değilsin ya. Demokrasi intihar eder. Katlim
fermanım olur. Sırtımı yaslarım dağlarına. Dağların meskenim olur. Çaresiz bir
eşkıya ölür.
Hain pusudur, vakit gecedir.
Tut ki kaldırım taşlarına adım yazılmıştır. Tut ki sebebim
olmuş kanım damlamıştır. Adını söyleyemem. Adın ciğerime yazılmıştır. Kancık
pusudur, vakit sabaha karşıdır.
Oy ben ölem ben ölem. Ciğer parem gönül yarem ben ölem.
Bağlamam parmağımı kesmiştir. Oy ben ölem can ben ölem.
Bulutlardan söz etmeyi sevmem bilirsin. Kekik damlatıp gece
kirpiklerime, yazgımı beklerim dağ yamaçlarında. Sen yoksun ya. Irmaklar
çağlamaz. Dinginleşir kurtlar. Etraf çakallara kalır.
Issızlık fena yorar adamı. Yalnızlık inceden yutar. Yavaş ve
sessiz olur ölüm. Oy gülüm gülüm. Can gülüm gülüm.
Beni al. Beni yargıla. Ellerimden ıslak bir bez parçası gibi
tut, bırakma. Düşmesin yere hatıram. Düşmesin değmeden tırnaklarına.
Vakit tamam. Tütün bitmiş, bıçak bilenmiştir. Hainler
birbirlerini ispiyonluyor. İhanet, çatılan kaşların emanetidir.
Vakit tamam. Gece bitmiştir. Gün ağır ağır aydınlanıyor.
Silkeleniyor uyuyanlar. Yol uzun. Otomobil hazırlanıyor.
Tut ki hudut karakolu. Tut ki gümrükte nöbet değişimi. Tut
ki şehir terk edilmiştir.
Göğsüm hızlı atıyor. Kekik kokuları yayıyor etrafa. İsmimi
duymak an meselesi. Sen burada yoksun. Vakit tamam. Gün doğmuştur. Karakolun
telefonları çınlıyor. Ciğerimi yakan bir silah sesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder