15 Nisan 2014 Salı

Kalbimi Zımbaladım Ellerine Leyli

kadehlerimi senin adına kaldırdım dün gece,
savaşa gittim, ateş açtım kendi mevzilerimde kendime
ateş attım başım allak bullak, bir seni bir fondipi sek içtim
seke seke nerelere varabilecek mamalakso...

Dumancı, haykocu, teocu, ama en çok da Tarkancı derken şimdi de sagocu olduk çıktık vesselam. Eee, saçmalamakta üstüne yoktur yiğidimizin.

Şimdi de sizleri Yılmaz Güney’in aforizmasından devşirilen yoksulluk hallerinin yoksunluk belirtisi ile baş başa bırakıyorum:

Biz de bilirdik yare karanfil almasını
Lakin harman idik, üçlüye verdik parasını…

Ve sıradaki parça sevip de kavuşamayanların toprağa gömüldüğü, üzerine rastık sürüldüğü, bir tutam kerkenkele gıdısı ile bir dirhem kurbağa bacağından oluşan esrarengiz aşkların esrarının kaybolup engiz-inin kalmasıyla anlam dışılığa bulaştığı, “hanimiş benim en sevdiğim elektrik kesintisi” nidalarıyla yerin göğün inlediği, ama bu iniltiyi kimsenin duymadığı, daha doğrusu duymazdan geldiği, duymazdan gelmeyenlerin benzeri nidalarla karşılık verdiği şarkıyla baş başa bırakıyorum:

dertliyim ruhuma hicrânımı sardım da yine
inlerim şimdi uzaklarda solan gün gibiyim
gecenin rengini kattım içimin matemine
sönen ümid ile günden güne ölgün gibiyim


            İmza: Kaptan Jack Sparrow

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder