kadehlerimi senin adına kaldırdım dün
gece,
savaşa gittim, ateş açtım kendi
mevzilerimde kendime
ateş attım başım allak bullak, bir seni
bir fondipi sek içtim
seke seke nerelere varabilecek mamalakso...
Dumancı, haykocu, teocu, ama en çok da
Tarkancı derken şimdi de sagocu olduk çıktık vesselam. Eee, saçmalamakta üstüne
yoktur yiğidimizin.
Şimdi de sizleri Yılmaz Güney’in
aforizmasından devşirilen yoksulluk hallerinin yoksunluk belirtisi ile baş başa
bırakıyorum:
Biz de bilirdik yare karanfil almasını
Lakin harman idik, üçlüye verdik
parasını…
Ve sıradaki parça sevip de
kavuşamayanların toprağa gömüldüğü, üzerine rastık sürüldüğü, bir tutam
kerkenkele gıdısı ile bir dirhem kurbağa bacağından oluşan esrarengiz aşkların
esrarının kaybolup engiz-inin kalmasıyla anlam dışılığa bulaştığı, “hanimiş
benim en sevdiğim elektrik kesintisi” nidalarıyla yerin göğün inlediği, ama bu
iniltiyi kimsenin duymadığı, daha doğrusu duymazdan geldiği, duymazdan
gelmeyenlerin benzeri nidalarla karşılık verdiği şarkıyla baş başa bırakıyorum:
dertliyim ruhuma hicrânımı sardım da
yine
inlerim şimdi uzaklarda solan gün
gibiyim
gecenin rengini kattım içimin matemine
sönen ümid ile günden güne ölgün gibiyim
İmza:
Kaptan Jack Sparrow
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder