22 Temmuz 2014 Salı

hep sen sevin diye, gülümse, mutlu ol diye...

bir yalın şarkısının içinde gibiyim bir haftadır... dün sabah erken uyandım, gittim sana güller aldım mutlu ol diye! sonsuz ol diye! diye diye...

müzeyyen'e bişiler çiziktirdim ama dedim mora'ya bakar asıl... ve aylar süren sessizliğimi; yazamazlığımı senin için şevkle bozdum...

bir zamanlar buralara nasıl da yazardık... hele geçen yıl, işe ilk başladığın zamanlar, sen hep çook erken uyanırdın, kahvaltı, kahve eşliğinde bilgisayarı açardın. biz de sen uyanınca sevin diye mora'ya geceden yazı koyardık...

o günlerin hevesiyle yazılmış bir yazı bu da! hani sen o mora'da yazı bulduğun sabahların sevincini nasıl anlatıyordun. mora'ya açayım dedim, ama nasıl olsa yeni bir şey yoktur diye, öylesine, neredeyse vazgeçecek gibi... ama bir de baktım!

evet ebi, bu sabah bir de bakacaksın, aylardır gıkı çıkmayan mora, bülbül kesilmiş, senden bahsediyor!
iyi ki doğdun demenin türlü hallerini arıyor, bulamıyor, sözü renkli balonlara bırakıyor!


1 yorum:

  1. melankolik ebi mode on. olur mu, 25'ten sonra kutlanacak bir yanı yoktur. 26, 27, 28.. bunlar hep kutlanacak. en ara, en abuk rakamlar, en bahtsız sayılara denk gelenler bile... gün gelecek sen bize 40'tan sonrası kutlanmasa da olur diyeceksin. hayır ebi onlar da hep kutlanacak. mesele yaşlanmak değil, mesele yılları devirmek, mesele bir yılı daha kapatmak birlikte... içimizden her birini her yıl, bir yıl daha baş etti diye kutlamak, hep birlikte yeni umutlarla onun için yeni bir sayfa açmak...
    seninle bir yılda neler yaşadık, sen bir yılda neler yaşadın, ve ne de güzel altından kalktın 25 yaşının...
    ulan ben de melankoliye bağladım görüyo musun! şu an çok tekinsiz bir virajdayım, burada park ediyorum.
    seni çok seviyorum diyerek tekinsiz sulardan çıkıyor, senin güvenli sularına giriyorum, seni anan bizim için doğurmuş diyerek de kapatıyorum.

    YanıtlaSil