Merhaba, ben
Osmanco. Mamalak’ın kedisiyim. Sahibime kalsa adım sadece Co olacaktı. Neyse ki
sahibimin annesi imdadıma yetişti de Co’nun başına Osman ekledi. Böylece adım Osmanco
oldu.
Babam
mahallenin ağasıdır. Bütün kediler bir dilim ekmek için kavga ederlerken –ben genelde
kedilerin kavgasını izlemekle yetinirim- babam gelir ve kavga biter. Çünkü
babamın gölgesi bile diğer kedilerin kaçması için yeterlidir. Ben babama
çekmemişim.
Mahalleli
annemi “Arsız” diye çağırır. Neymiş de annem insanın elindeki ekmeği ağzına
götürmeden havada kapacak kadar arsızmış. Neymiş de daha çocuklarını ayırmadan
tekrar hamile kalırmış. Bir kedinin annesine arsız denmesi garip bir duygu.
Neyse ki biz kedilerin aile bağları pek sağlam değil.
Ara sıra mahallenin
dişileri kapıma gelir, garip sesler çıkartırlar. Ben anlamsız bakışlarla onları
seyreder, onlar gibi miyavlama çalışırım. Sonra kediler onlar gibi
miyavlayamadığım için beni terk ederler. Dönerim sahibime “usta derim, nedir bu
vaziyet?” Sahibim “sen daha küçüksün, büyüyünce anlarsın” der ve mevzuyu
kapatır. Bu böyle birkaç kez tekrarlandı. O zamanlar sorunun bende mi onlarda
mı olduğunu çözebilmiş değildim. Bir defasında sahibim “hayvan gibi yemek
yiyorsun, dişiler seni yeterince büyük sanıyor, az ye de yaşının adamı ol”
demişti. Yaşının adamı olmak deyimini bilmediğimden az yemek gibi bir gayretim
de olmadı. Sahibimin zaman zaman bu tür çıkışları olurdu.
Bir gün sahibim
evden gitti. Ben tabi insana değil mekana bağlandığımdan onun peşinden
gitmedim. Ama bekle bekle yok. Bir akşam tam yemeğimi yerken, başımı kaldırdım,
sahibim bana bakıyor. Koştum tabi, iki okşattım kendimi sevinsin gariban. Sonra
bir gün, sahibim gene gitti. Bekle bekle gene yok. O aralar da kapımda gene
dişi kediler peyda olmasın mı. Bir tarafta gene gelir diye beklediğim sahibim,
diğer tarafta dişiler. Neyse dedim, madem ki nankörüz –hem mahalleliden
duyduğuma göre sahibim bu işleri bilirmiş ve beni anlayışla karşılarmış-
takıldım bir siyah-gri kedinin peşine. Sahibim sağ ben selamet. Gerçi eve gidip
bir elveda bakışı da çaktım, o kadar da nankör sayılmam. Sonra haber alamadım
sahibimden. Sanırım olmayı istediğim yerdeyim…
Not: Osmanco,
mahalleli tarafından birkaç kez görülmüştür. Ya da mahalleli gördüğünü
sanmıştır. Hem de birbirinden farklı yerlerde farklı kişiler tarafından farklı
kediler peşinde görülmüştür. Hepsi “osmanco” diye seslenmiş, osmanco “miyav”la
karşılık vermiş ve “siyah-gri” bir kedinin peşinden gitmiştir. Aslı var mı
bilmem ama Osmanco, hani şu meşhur Bakir Efendi gibi efsane olmuştur. “Ben
osmanco’yu gördüm bugün”le başlayıp “osmanco diye seslendim, döndü baktı, miyav
dedi, siyah-gri bir kedinin peşinden gitti” ile biten cümlelerin yerini -aradan
yaklaşık üç ay geçmesine rağmen- “osmanco yine bir gün”le başlayan cümleler
almıştır. Hani “bir gün yine Bakir Efendi” gibi… Mahalleli Bakir Efendi’yi
tanısa Osmanco yerine ona Bakir Efendi diye seslenir miydi bilmem ama Osmanco,
Bakir Efendi’nin kedisi olma görevini en iyi şekilde ifa etmiştir. Bugün olduğu
gibi yarın da Osmanco’nun hikayeleri dilden dile aktarılacaktır.