6 Mayıs 2015 Çarşamba

Osmanco

Merhaba, ben Osmanco. Mamalak’ın kedisiyim. Sahibime kalsa adım sadece Co olacaktı. Neyse ki sahibimin annesi imdadıma yetişti de Co’nun başına Osman ekledi. Böylece adım Osmanco oldu.

Babam mahallenin ağasıdır. Bütün kediler bir dilim ekmek için kavga ederlerken –ben genelde kedilerin kavgasını izlemekle yetinirim- babam gelir ve kavga biter. Çünkü babamın gölgesi bile diğer kedilerin kaçması için yeterlidir. Ben babama çekmemişim.

Mahalleli annemi “Arsız” diye çağırır. Neymiş de annem insanın elindeki ekmeği ağzına götürmeden havada kapacak kadar arsızmış. Neymiş de daha çocuklarını ayırmadan tekrar hamile kalırmış. Bir kedinin annesine arsız denmesi garip bir duygu. Neyse ki biz kedilerin aile bağları pek sağlam değil.

Ara sıra mahallenin dişileri kapıma gelir, garip sesler çıkartırlar. Ben anlamsız bakışlarla onları seyreder, onlar gibi miyavlama çalışırım. Sonra kediler onlar gibi miyavlayamadığım için beni terk ederler. Dönerim sahibime “usta derim, nedir bu vaziyet?” Sahibim “sen daha küçüksün, büyüyünce anlarsın” der ve mevzuyu kapatır. Bu böyle birkaç kez tekrarlandı. O zamanlar sorunun bende mi onlarda mı olduğunu çözebilmiş değildim. Bir defasında sahibim “hayvan gibi yemek yiyorsun, dişiler seni yeterince büyük sanıyor, az ye de yaşının adamı ol” demişti. Yaşının adamı olmak deyimini bilmediğimden az yemek gibi bir gayretim de olmadı. Sahibimin zaman zaman bu tür çıkışları olurdu.

Bir gün sahibim evden gitti. Ben tabi insana değil mekana bağlandığımdan onun peşinden gitmedim. Ama bekle bekle yok. Bir akşam tam yemeğimi yerken, başımı kaldırdım, sahibim bana bakıyor. Koştum tabi, iki okşattım kendimi sevinsin gariban. Sonra bir gün, sahibim gene gitti. Bekle bekle gene yok. O aralar da kapımda gene dişi kediler peyda olmasın mı. Bir tarafta gene gelir diye beklediğim sahibim, diğer tarafta dişiler. Neyse dedim, madem ki nankörüz –hem mahalleliden duyduğuma göre sahibim bu işleri bilirmiş ve beni anlayışla karşılarmış- takıldım bir siyah-gri kedinin peşine. Sahibim sağ ben selamet. Gerçi eve gidip bir elveda bakışı da çaktım, o kadar da nankör sayılmam. Sonra haber alamadım sahibimden. Sanırım olmayı istediğim yerdeyim…


Not: Osmanco, mahalleli tarafından birkaç kez görülmüştür. Ya da mahalleli gördüğünü sanmıştır. Hem de birbirinden farklı yerlerde farklı kişiler tarafından farklı kediler peşinde görülmüştür. Hepsi “osmanco” diye seslenmiş, osmanco “miyav”la karşılık vermiş ve “siyah-gri” bir kedinin peşinden gitmiştir. Aslı var mı bilmem ama Osmanco, hani şu meşhur Bakir Efendi gibi efsane olmuştur. “Ben osmanco’yu gördüm bugün”le başlayıp “osmanco diye seslendim, döndü baktı, miyav dedi, siyah-gri bir kedinin peşinden gitti” ile biten cümlelerin yerini -aradan yaklaşık üç ay geçmesine rağmen- “osmanco yine bir gün”le başlayan cümleler almıştır. Hani “bir gün yine Bakir Efendi” gibi… Mahalleli Bakir Efendi’yi tanısa Osmanco yerine ona Bakir Efendi diye seslenir miydi bilmem ama Osmanco, Bakir Efendi’nin kedisi olma görevini en iyi şekilde ifa etmiştir. Bugün olduğu gibi yarın da Osmanco’nun hikayeleri dilden dile aktarılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder