Siz bir
kasımpatı aşığısınız anladım
ondan
bütün menekşe korkularınız papatya yanmalarınız
Angel’le karşılaşma:
Kirli kokuların sarmal dehlizlerinde
gökkuşağı desenli kaldırıma geçip, düş kızartıcı gülümsemenizle leylak
güzelliğinizi ruhuma işlediniz. Karşımdaydınız ve karşımda olmanız her çağda
kasımpatı aşklarına meylettiğinizin işaretiydi. Sütten kesilmiş çocuk tüysüz ve
şapkasız sesiyle lafa girdi: “Siz adım angel diyorsunuz mavi tişörtünüz var
alıp mavi tişörtünüzü beyaz tuvallere çiziyorsunuz.” Kesme taşların ve
gazellerin buğusuna bulanık bir nefes salıp üç kere adınızı söylediniz. Ben
adınız angel mi dedim ama neden bir çoban kadar sesiniz hiç gitar çalamam ben.
Angel’le konuştuklarımız:
Sen böyle her gece ıslak yasemin kokusu
giyerdin angel. Ellerin Bâkî gazelinden bir beyit… Bin yıllık geçmişi tek
kelimeyle özetlerdin. Bu binyıl başka binyıllara benzemez, alıp çeyizime
koymalı derdin. Hem sonra ne gerek var şiirler şairler için değil miydi. Mısralar
dilinde 16. asrın manolya padişahı. Oturup angel resimleri çizerdin mavi
tişörtünü beyaz kaktüsleri. Madam Bovary’i Matmazel Noraliya’yı Annabel Lee’yi
ve oturup külkedisini saatlerce dinlerdin.
Unuttum angel, her şeyi unuttum. Seni
bile unuttum, görünce de tanıyamadım zaten…
Angel’le sustuklarımız:
Gözlerine baksam o çocuğu görebilir
miyim angel. Hani o masum çocuk… Orta ikide okul ikincisi olmuştu da herkes
şaşırmıştı. Böyle sussak bir iki dakika, bu çocuk böyle dakikalarca sussa der
misin? Ben S’nin önünden de geçmiştim ama hiç böyle olmamıştım. Yalancı baharın
taze pınarlarına merhem sürmek istemez misin?
Angel’le bakıştıklarımız:
İş eğitimi dersini hatırladın mı angel.
Hani ben N için tokat yemiştim de benimle birlikte esnemiştin. Sonra kalkıp
izin istemiştin yanıma oturmuştun gülüşmüştük. Hep böyle başlamamış mıydı zaten
bütün menekşe korkularımız papatya yanmalarımız. Eski aşık şehzade resimlerimiz
şişe çevirmelerimiz çağın yabancısı güvercinlerimiz. Biliyor musun angel, bizim
fen bilgimiz bu yüzden zayıf.
Angel’in çevresinde olup bitenler:
O borazan sesli taksi sarı, teybinde
çalan sezen aksu şarkısı, aldırış etmeden hışımla geçti şehrimizden: “Kız seni
yerler yerler.” Çağın yabancısı güvercinler, kırlangıçların akşamüzeri otlandığı
park, adın siyah-beyaz bir mürekkeple paralanır: Adınız angel miydi angel’in ey
ıslak hali. “Yeni bir balıkçı açılmış gidelim akşam” renginde ses tonuyla adını
sanını bilmediğim o kadın göz ucuyla süzdü seni: Mavi Helen. “Ah o gemide ben
de olsaydım” bakışlı ergen, hukuk fakültesinde kadınlara nasıl yaklaşılması
gerektiği konulu dersleri astığına o gün ilk kez pişman oldu: Ben sigara
dumanının altında… Ve gözleriniz, yıllar sonra gördüğü bu çocuğu kalbinizin
siyah yerinden bir anlığına çıkarıp yepyeni bir imge misali dünyaya savurdu: Seni
konuştuk bir iki defa B ile…
B’nin insanlık tarihine kattığı gizem:
Bilirsin, ben B’ye seni anlatır dururum.
Bir iki defa görmüş seni. Ben anlattıkça o da ben de sana aşık olduk. Seninle
konuşmuştu hani hatırlarsan. Sen benden büyüksün demiştin. Ben de senden
büyüktüm ve çok kızmıştım sana. Sonra şişe çevirmiştik ve tek hayalimi
söylemiştim. Sen de “bu iş olmaz” demiştin. İşte o gün seni neden sevdiğimi
anlamıştım. Neden diye sorma, çok zaman geçti üzerinden…
Angel’in söylediklerine susmuşluğumdur:
Bizim sohbetimizde reklam yoktur angel.
Yaşanıp geçilmek üzere kurgulanmıştır her şey. Hani ben T’nin kolundayken, daha
önce hiçbir kadında görmediğim o bakışı yapmıştın ya bana. Hani ben o zaman
dünyadaki kadınların kadın olduğunu senin gözlerinden anlamıştım. Şimdi sıraya
girsek, sağ baştan saysak, sen en sonda olsan, sıra sana gelinceye kadar
heyecanlansam, bütün isimleri unutsam, hani sırf heyecan olsun diye… Bir daha
karşıma çıkma angel…
Angel’in “siz” olup gidişi:
Anladım Y mahallesinin sola sapınca
varılan evleri ve konaklarında adınız hâlâ Helen
K yolunun ıslak pazartesilerinde
söylediğiniz bestelerin ruhu ikimizin yeri
Sorsam kızar mısınız ya da bildiğim o
cevabı verirsiniz misiniz beni mi çok sevdiniz babaannenizi mi
Gergef kırlangıçların hangi mevsime
yakıştığını gözlerinizden yukarı tek seferde resmettiniz
Ve yürüdünüz, yürüyüp E köprüsünün
bisikletlere ayrılan yolundan yalnız adımlarınızla ve ince hayalinizle salınıp
geçtiniz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder