Toplayın ulan
tasınızı tarağınızı, Madagaskar’a kuş sütü içmeye gidiyoruz. Koçum benim,
yakışırrr… Bizim mahallede havaalanı yok Madam, uçuş nereye? Siz de mi börtü
böcek görme merakında ve de görünen köyün en kıyak kılavuzunda konaklama
telaşındasınız? Yoksa gözleriniz “yar bana bir eğlence” türünden içli iç
çekişlerine mi meyyal? Dudağınızın kenarında spagetti kalmış, çek bakayım
içine, ooohhh, kuzey hangi yönde kalıyor Madam?
Cilalı milalı
naylon porselen takımlarından pabuç yapmış da, hangi erkeğin sırtından vursam
diye bakıyormuş Matmazel. Söyleyin bana, başını göğsümüze koysak da mı uyutsak,
sigara böreği sarsak da mı uyandırsak? Yorgo’nun bel kemiklerinde ince ağrılar
var Madam, gece yarısı tavan arası gezmelerinde aysberg’e toslamış. Yoksa o da
bilir bizim gibi bitirim hallerini.
Hey yavrum hey,
diye bağırır, parlıyor ulan gözlerin, daha ne olsun diye haykırırsın he madam.
Al sana gözün alası, koy kenara, lazım olur.
O değil de
madam, sizin de sesiniz tonlu şarkılarda hicazkara meylediyor mu? Fettan gözlerinizin
arasında taze kıvrak danslar ve de en okkalısından uçur beni yargo türünden
nidalar. Ah be madam, son ganyanda yatan abiler gibiyiz, hani biliyoruz
tutmayacağını ama oynuyoruz gene de.
Komiserim, her
gece eğlence, her gece başka bir işkembe. Biz ne bilelim matmazel’in
havaalansız pistlerde havalanacağını? Hem neme lazım bizim bu tür gezmezlerde
tarağımız yoktur. Deyimimize saldırmayın, okkalı dokunaklıdır. Hı?
Çek bi Letonya
madam. Olmadı Madagaskar yolcusuyuz. Yağlı mağlı filinta gibi adamımdır.
Tersten bakana aşk, yekten geçene meşk olsun. Sahi, sizin oralarda da
dilberleri derebeylerine mi kiralıyorlar madam? Bu aralar kullan at kadınlar
meşhur olmuş. Tıraştan mıdır nedir, yanaklarım kızarıyor, dokunmaz mısınız?
Ulan ben
demedim mi köşeyi dönünce solda diye, nedir yani bu gökyüzü merakı. Hani bilsem,
yelkovan mıydı büyük olan akrep mi, ona göre cevap vereceğim. Yoksa siz hala
komiserimin bıyığından çekmediniz mi? Komiserim, bize yol göster. Kadın halleri
de vardır beyimizin. Ohhh, mis gibi, sahi, sol ne taraftaydı?
Şimdi bir şey
sorup kenara çekileceğim. Elinizin arkasında sakladığınız şey nedir madam?
Belki kıvrak manevralar yapar, pabucumu dama atarsınız. Hadi bi cevap, bize
ezberlemediğimiz şarkı sözü gibi olsun. Yok yok, siz de var bir haller.
Öğrenmeden uyumam.
Komiserim, bizi
gözaltında 24 saat tutabilir misiniz? Mahallemize pist yaptırıp gondolla tatile
gideceğiz. Toplanın ulan ahali, bu gece Madagaskar’da Sindirella var, kesin zamanı
ileri saracacak.
Abicim, biz
Mualla’yla evlenecektik. Türlü şarkılar söyleyip kıyak melodiler çekecektik.
Saatleri tek tek kaldırıp odanın her yerine resmimizi döşeyecek-tik, tak, tik,
saat geç olmuş.
Yani, her ne
kadar okuduğu romanı ya da gördüğü filmi anlatan kadınlardan hazzetmesek de,
köşe başlarını tutar, havanın kararmasını bekler, kalbimizi küt küt titretirdik.
Gece iklimlerine bağışıklık kazanır, sabah akşam Barlas dinlerdik. Gökten üç
elma düşse, üçü de bize düşerdi. Çayır çimen böğürtlen toplar, kerli ferli
kadınlardan geçerdik. Yağan yağmur şehri temizler, dilimize o ince nağmeleri
dizerdik: Kız öyle gezme, ince basma, adından söz edilir…
Sonra takıp ceketimizi
omzumuza, hey yavrum hey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder