Leyla Hanım
diye bir şair olduğunu öğrenince, hiç vakit kaybetmeden şiire meyletti
bizimkisi. “Burada ne diyor, burada ne” diye sora sora, bir çırpıda deviriyor
gündüzü geceyi. Arasıra İlhan Berk okutuyorsam da, hala seviyemiz Cahit Külebi.
Biraz Ah Muhsin Ünlü, Attila İlhan’ın birkaç şiiri. Ama en sevdiğimiz şair
Leyla Hanım. Başkasını sevmek kimin haddine…
Zannetmeyin
akşam haberlerinden sıkıldığını, gündüz gazete okumadığını. Söz konusu Ortadoğu
olunca kahramanımız bilirkişi. İnsan hakları konusunda da uzman. “Zenginsem
diyor, param varsa, vergimi veriyorsam kime ne? Gelir adaletsizliğinden,
eşitsizlikten bana ne?” Sosyalist değiliz onu anladık. Muhafazakarlık desen diz
boyu, dizden yukarıya uğramamış, onun farkındayız. Cumhuriyetçiyiz desem, “cumhuriyet
bir yönetim biçimidir.” Biz Leyla’cıyız galiba. Onu da hanım ablamız bilir.
Kültürden
sanattan konuşmak sıkıyor onu. “Aşk filmleri aşık olamayanlar içindir” diyor. “İnsan
kendini ekranda görmekten mutluluk duyar. Kendini, başkası oynarsa bundan nasıl
zevk alınır ki.” Belli ki egolarımız yüksek. Belli ki sınırlar da çizili.
Fenerbahçe Beşiktaş
maçında Fenerliydik mesela. Aslında Beşiktaşlı bizimkisi. “Fener iyidir” diyor
pat diye tutuyor Fenerbahçeyi. Birinci olduğumuz sürece Fenerliymiş. Güçlüden
yanayız, onu da anladık.
Saçlarını
uzatıyor ya uzadıkça güzelleşiyor. Siyah giymek en çok ona yakışıyor. Gözlerine
siyah rimel sürüyor, pantalonu siyah, bahtı da siyah, saçları da. Ağır makyaj
yapmayı sevmiyor. Hatta bazen hiç yapmıyor. Yaptıkça da yapmadıkça da
güzelleşiyor. Güzelliğe değer veriyor, onu da anladık.
Hepsine tamam,
her şeye evet de… Bazen pat diye gelip sarılmıyor mu, şuracıkta bitmiyor mu
ağzı. Her şey değişiyor, her şey başkalaşıyor. Bir kıta parçalanıyor, bir kıta
diziliyor. Gecenin siyahlığı onunla başka, gündüzün beyazlığı onunla.
Ben bazen
kabuğuma çekilir Bachelard okurum, Leyla bir bardak çay getirir, uyurum…
Pusulanın kuzey yamacında eksik desenli Tarkan şarkısı: Beni sev sev de anlama…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder