Su. Bağrı kumla yarılmış şehir. Çok oldu
tuzundan koklamadığım. Geçmiş bakırcılar çığlığı. Sesime git. Sesimi bul. Ve
bana getir. Titreyen ellerinden nicedir su içmedim. Nicedir bir göz bulup
bulutlara meyletmedim. Hangi çağın ardında bir yaban mevsimidir şimdi
tırnakların. Görebildiğim. Gördüğüm. Hepsi su. Dün kesilmiş gibi bir tırnak.
İnce parmaklarından seviyorsam hayatı. Hepsi bugünü önceden gördüğümdendir.
Karanlık adamlar gölgende. Bir siyah jilet çiziyor. Beni bul. Beni yargıla.
Şimdi sesimi sunuyorum gecelere. Karşılıksız çöl fırtınaları. Ve avutuyor beni
çocuk yaşlı bir bilmece. Kayalar yuvarlanıyor düşlerimden. Rüyalarım bitiyor.
Hayal yudumluyor asfalt. Yaralarımı yosunlarla sarıyorum. Tuz döküyorum
karaltıma. Yanıyor bedenimde gizli yanılgılar. Kaç yaşındaydım bilmiyorum.
Yokluğun bilinç altıma kazındığında.
Bu. Yakışıksız çekirge. Dumanları gevrek
çingene. Titrer adım sarıyor bacalarını. Gökyüzüm benim rengimde. Ve çelimsiz
bir gökkuşağı ardına düşen. Sesin kirli düşlerin çığırtkanı. Oluyor.
Bağırıyorsun. Gazeteler yazmıyor adımı. Okuyorsun. Engiz’de. Polis Okulu’nun
arkasında. Sahildeki çamlıkta. Bir çadır. Ve içinde. Tüm yanılgıların
müsebbibi. Anons yok. İspiyon yasak. Tek sıkımlık dalgalar. Alıp götürür mü
beni de. Hayır. Yakamoz yok. Şehir ıslak. Karanlığın içinde bir nida. Üç hece.
Adı Sümeyye. Kanlı ve gaddar. Yılışık. Türlü işve. Yanlış çingene. İki hece.
Adı Bulut. Erkek fahişe. Tek hece. Adı Beyazıt. Bey’miş azıt’madan önce. Ve tüm
bu yanılsamalardan sıyrılmış ellerin. Parmakların. Tırnak. Dün kesilmiş gibi.
Merhametli. Islak. Tüten sigara seslerinde. Yeni ve yeni olduğu aşikar.
Gözlerinde bir bilmece. Günlerden neydi bilmiyorum. Seni ilk gördüğümde.
Hu. Allah’a çıkıyor bütün yollarım.
Polisten kaçan. Anonstan uzak. Şeytanla savaşlarım. Bir uyuşmak gelip
konmuyorsa bacaklarıma. Yolun sonunda olduğumdan. Yolun başında durduğumdan.
Yolda konakladığımdan. Hepsi Hu. Doğru. Engellerim ellerimde. Merhem yok. Sana
bir hediyem var. Su. Hepsi bu. Kime rastlasam kimliğim yargılı. Bir tabancadan
çıkan. Ve zikzaklar çizerek. Gırtlağa yapışan. Göğsüme oturduğunda kanlı.
Ciğerlerimde ıslak. Tanınmamış meyvelerden geriye. Belli ki bunun için gelmiş.
Yakışık olmazsa diye. Düşünmeden. Gri kayaların yedirdiği. Kurtların ve
uluların önünde. Bir ciğer kesip iki parça etmiş. Biri bu. Hepsi bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder