Amma benim güzel güvercinlerim yok madam. Bu işte bir yalnızlık
var. Ellerimizin arasından kelebek misali kayıp gidiyor zaman ve hiçbir kelebek
bir günden daha uzun yaşamıyor madam. Diri şarkı, ölü şarkı, ey şarkı, tutsa
beni. Tutsa bu kadının gözlerindeki kahverengiliğin taa dibine ve çağıran
olursa duymayayım diye aç kendi sesini. Aç, dalgalanmayan dumanlar bizden
değil. Sigarasız dumanlar bizden değil. Siz de benimle aynı fikirde olun diye,
açıyorum ciğerlerimi bakın, bakın, görmüyor musunuz? Siz, en taze şarkılara
şiirler yazdıran kadınlar. Hele önce kendinize sonra da madama bakın bee. Şu
madama bir bakın beee. Heeeeeyyttt, destuuuuuur, şey ma’dam gözlerinize
dalabilir miyim sessizce?
Güvercinleriniz nerede saklı madam? Hangi dilinizin altında bin
yıllık geçmişiniz? Nolur söyleyin söylenimi dilden dile. Ben sisifos değilim! Neden
arkanızı dönmüyorsunuz? Sırtımda taşıdığım dünya değil madam, dünyanın
gözlerinize iz düşümü. Sizin şiir yazdığınız yerden doğal maden suyu fışkırır
madam. Soda mideme iyi gelmiyor! Ey billur papatyalara ressamlar çizdirten, (madamdan
bahsediyorum evet) Ey kelebek düşlerin ıssızlığına gülücük koyduran kadın. Sen
ki beni girdapların b ile yazıldığı dillere destan eyleyip güvercinlerine
nilüferler rengi vermişsin. Sen ki… ya bu nutuk havasını bırakalım be komşu.
Bırakmayanlar bizden değil. Sigaramı yakar mısınız. Ciddiyim. Hey bee, şu madam
yani ya nedir böyle bee?
Amma benim güzel kokulu nergislerim nerede madam? Bu işte bir
yalnızlık var. Sesiniz incecik dağların meltemlerine taş çektiriyor utanmıyor
musunuz? Ne yüzsüzsünüz be. Yani siz, yani hepimiz. Ayıkken sarhoş
hissetmemizin nedeni nedir beee? Şu madama bir bakın bee. Yani ya şu gözlere iç
çekilmez mi bee? Heyyyyt, destuuuuuur, mamalaksoyka alır mısınız size bir çift
göz verse?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder