Afedersiniz siz bahar mısınız? Yoksa
bahara çok benzeyen bir sonbahar mısınız?
Elinizdeki menekşeyi sorsam biraz
anlatır mısınız? Kaçıncı yüzyılın resmidir gözleriniz? Bakıp bakıp iç çekeriz
bir bilseniz. Yarım adım şairlerle konuşursunuz. Geceleri mısra olur gökyüzünden
yağarsınız. Afedersiniz ama siz bahar mısınız? Koklamak istesek gülünüzü uzatır
mısınız? Hiç de şiirden anlamam bilir misiniz? Mahalle abilerinden öğrendiğimiz
sözleri saymasak öyle afili laflar beceremeyiz. Birkaç tane söyleyeyim izin
verirseniz: Afedersiniz siz bahar mısınız? “Şşşt, alooo” desek dönüp bakar
mısınız? Mizacımız size sert gelebilir ve lakin üzerinize afiyet harbi
delikanlıyız.
Gülünüzü endamınıza katmış gidiyorsunuz.
Galiba gitmeyi maharetten sayıyorsunuz. Size diyorum, siz, gözleri şehri
tarumar eden. Siz bahar mısınız? Yoksa Şubat’ta çiçek açtıran yalancı bahar
mısınız? Mart’ınız ne soğuk olur öyleyse yandık. Meyveleri katletmekte
kararlısınız. Afedersiniz ama pek gaddarmışsınız.
Yani, şimdi siz bahar mısınız? “Fena
yoldan Çarşambalıyız” desek bizi tanır mısınız? Eski köprünün altında az
karşılaşmamıştık hani. Siz ince bir hergeleyle geziyordunuz. Biz de
külhanbeyliler grubunda racon kesiyorduk. Gözleriniz bir dem resminizi aklımıza
çakıyordu. İsim mıh gibi akla nasıl girer o gün anlıyorduk. Hepimiz meftun, “bu
giden sevdamızın hülyası m’ola” nevinden rol kesiyorduk. O an gözlerinizle
tarihin bir anında çakışmamızın mutluluğunu yaşıyorduk. Sonra siz, gözünüzü
köpek görmüş gibi öte yana çeviriyordunuz. Biz ötede kalmışlığımızla bekliyorduk.
Şimşek şimşek için için ağlıyorduk.
Yani, siz bahar mısınız? Kalbime girin
desem ruhuma damlar mısınız? Kirpiklerinizden aşağı sarkıp dursam, akşam eve
gitmesem, “deli mi bu ne” diyip bizi yakar mısınız? Yanağınızdaki ben hiç
eskimemiş desem anlar mısınız? Sahi siz ne vakit çiçek açtınız? Yok yok, öyle
kirpiklerinizi çatmayınız. Oldum olası alışamadım çatılmış kirpiklere.
Afedersiniz ama gaddar bakışlardan da hazzetmem. Meğer ne çok çiçek açmışsınız,
yıllar geçmiş kuruyup kalmışsınız. Afedersiniz! Galiba siz bahar değilsiniz!
Olamamışsınız!
Bizim baharımızda adı konmamış bir
masumiyet vardır. Acı da baksa “kalbi deler geçer, ruhu serinletir” türünden
gözleri vardır. Baktığı yeri yıkar, yıkar ama acır, bir daha dönüp bu sefer
onarmak için bakar… işte böyle bir vicdanı vardır. Yani siz bu bahsettiğim
hususiyetlerden pek uzaksınız. Bizi görünce titremeyecek kadar tuhafsınız. Bu
durumda, afedersiniz ama siz bahar değilsiniz! Olamazsınız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder