Sindirella, patlamış mısır fazlası
kıçını duvara sürterek yanaştı hanımının ayaklarını uzattığı ama bir türlü
rahat edemediği sehpanın kuzey yamacına ve dedi ki: “Hanımım, geçen pazardan
aldığınız donunuzu yıkayıp domuzların çamur banyosu yaptığı bataklığa bıraktım.
Dilerseniz tekrar çıkarıp tekrar yıkayayım?”
Bu sırada masanın üzerinde duran inci
nakışlı, yandan çarklı kül tablam, adını vermek istemediğim kadının gözünden
girip özünden çıkıyor, odada yeni yaşımın beş fazlası miktarınca tur atıp
tekrar adını vermek istemediğim kadının gözünden girip özünden çıkıyor, tekrar
masanın üstüne konuyordu. Kül tablamın turu esasında bir sigara çekiş zamanı
kadar sürüyordu ve olup bitenin yanında bunun hiçbir önemi yoktu. Kadın,
yarısını tabağa dökmüş vaziyette kahvemi önüme koyuyor, “ulan benim
sindirelladan neyim eksik, fazlam bile yoksa bana da adını vermek istemeyeceğin
kadın demesinler” misali “boğazımda balgam yok ama ben gene de bir hırıldatayım”
edasıyla inceden öksürüyormuş gibi yapıyor “kahveyi döktüm biraz, istersen
yenisini koyayım” diyordu…
Hanım, alt alta duran kuzey ve güney
amerika kıtalarının yan yana koyulmuş şeklini andıran kıçını osuruk miktarınca
kımıldatıp, tırnaklarında bir ömür saattir gezinen gözlerini sindirellanın
göğüslerinden yukarı gözlük üstü bakma derecesinde gezdirip, sol elinin
tersiyle işaret ve orta parmağını hafifçe kımıldatarak “bi siktirip gider misin
mua koyim” diyerek sindirellanın gururunu incitti, hevesini kırdı, felaketini
hazırladı, kuyusunu kazdı.
“İstemem kahve mahve, getir ellerini,
alın çizgilerim boşuna mı uzadı benim” adlı şarkının nakarat kısmını tek bir
ağızdan söyleyen adı verilemeyesi kadın, baş ve işaret parmağı arasına
sokuşturduğu fincan kulbunun kıvrak dansına eşlik ediyor, oynak kadın
ritüelleri çiziyor, “yar bana bir eğlence” nidalarıyla yeri göğü inletiyor, kül
tablamın kulaklarını tırmalıyor, kül tablamın canını sıkıyor, kül tablamın
ahengini bozuyordu…
Sindirella, burnunu havaya kaldırma
hayallerinin başrol oyuncusu doktordan evlilik teklifi aldığı sırada hanımının orta
parmağına odaklandı, bir şeylerin yanlış gittiğini, yanlış gidenin hikayenin
kurgusu olduğunu, bu hikayede doktorun yerinin net biçimde çizilmediğini,
doktorun evli olduğunu, doktorun henüz boşanmadığını anımsadı ve hanımına dönüp
dünyada eşi benzeri görülmeyen laf sokma şeklini ilk ve tek kez oracıkta
kamuoyuyla paylaştı: “Kıçım patlamış mısır fazlalığı kadar büyük olabilir, ama
sizinki kadar fazla tarak görmemiştir. Kaç duvara sürttünüz de hanımlık
makamına kuruldunuz acaba?”
Kül tablam, bozulmuş ahengine ahenk katan
hikayenin kıvrımlarına ayak takımı bakışı fırlatıp rollerin en bitirimini
kapıyor, adını vermek istemediğim kadının gözünden girip özünden çıkıyor, “bak
bu sana en okkalı masaldır, karşılığında ne verirsen azdır” bakışıyla kadını
inceden süzüyor, kadın kül tablamın ahengine dayanamıyor, “dile benden ne
dilersen” süzülmesiyle niyetini belli ediyor, kül tablam “senden hayallerini
diliyorum” demek suretiyle kadını şaşırtıyor, “hayallerimi alabilirsin ama rüyalarımı
asla!” inlemesindeki kadın “hanımlığa ramak kala” isimli yeni bir şarkı
besteliyor, “yok mu bir adet kabakla üç beş fare emanet verecek, saat 12’ye
kadar getirmezsem bana da adı verilmek istenmeyen kadın demesinler” yakarmasıyla
kendini yollara atıyor, yolları yakıyor, yolları tıkıyor, kül tablama söylenecek
tek bir söz bırakıyordu: “Geçme namık kemal köprüsünden ürkütürsün vak vakları”…
Sonra efendim açar açar okuruz Ebi'nin Gözleri... Çünkü Mora Ebi'nin Gözleri ile açılır, Ebi'nin Gözleri ile kapanır. Çünkü Mora'nın Moralığı kadar Ebi'nin Gözleri vardır. Ebi, gözlerini açınca yaşar Mora varlığını. Mamalakın soykalığı Ebi'nin Gözleri kadardır. Ebi'nin Gözleri, mamalakın soykalığından milyon defa yüksek. Bir bakış yazdırır yazıları Mora'nın Moralığına. Bütün yazıların ardından geriye Ebi'nin Gözleri kalır. Çünkü Mora, Ebi'nin Gözleri ile açılır, Ebi'nin Gözleri ile kapanır...
YanıtlaSilThis is for you Ebi, what can l do, sometimes. it comes from my heart. l came gas. l will speak in english. That's the mora, look at the tabelaying. l must shut up, must not l?
YanıtlaSil