Beni aldı kalbinin içine getirdi. Bak dedi,
buralarda ve buralarda ne var. Buralarda ve buralarda ne varsa hepsi al senin
olsun dedi. Beni aldı kalbinin içinde gezdirdi. "Yeter ki ellerimi
bırakma!"
Bir köşede asılı yeşil gözleri vardı, giydirdi. Bir
köşede yere uzanmış aslanlar vardı, yedirdi. Bir köşede sarışın geceler vardı,
kuruttu. Bir başka gün gene gel dedi, gene
gel dedi, başka bir gün dedi. Başka bir gün hangi güne geliyordu, söylemedi.
Ben çıktım ama aklım hep içeride kaldı. Kalbinin
köşesindeki yeşil aslanları hatırladım. Sarışın ceketini, uzanmış kurutulmuş
yemekleri, bir başka gün, başka bir gün, gene gel deyişini, sordu bana bunları
ve ben tek tek hatırladım. Hatırladım hangi güne geliyordu, söylemediğini…
Hadi, o ülkeye gidelim dedi, gittik o ülkeye.
Şiir yazalım dedi, oturduk şiir yazdık. Az biraz sarhoş olalım dedi, onu da
yaptık. Ellerimi tut ama bırakma, bana yeter dedi, ellerini tuttum ama
bırakmadım. Ona yetti.
Gözlerine bakmak geldi içimden, gözlerine
baktım. Gülsün diye yanaklarını sıktım, güldü. Oyalanma dedi, gel, kalbimin
içinde daha neler var. Daha neler var senin görmediğin, benim keşfetmediğim. Hem
korkma dedi, kalbime ikimizden başka kimse giremez. Yeter ki ellerimi bırakma!
Beni aldı kalbinin içinde bir köşeye oturttu. Bak
dedi, burası sen gelene kadar hep boştu. Bak dedi, artık sen varsın, artık ben
varım. Artık biz varız, başka ne hacet. Beni al, dedi, kalbinin içine götür,
ben senin ellerini hiç bırakmam!
Onu aldım kalbimin içine götürdüm. Bak
dedim, buralarda ve buralarda hiçbir şey yok…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder