Ben… Sisifos… Yani Hiç… Yani Yokluk… Ben
çıkardım bu kayayı tanrıların şafağına. Ben kırdım demir ağlı kilidini Zeus’un.
Ben uzattım kolumu Hera’ya. İnsanlar, kulak verin sözlerime. Sırtım dik bir
engebe. Ellerim nasırdan kaskatı. Omuzlarımda dünyayı taşıyorum. Bakın,
görmüyor musunuz? İşte ben… Sisifos… Yani piç… Yani çırılçıplak… Hermes’in
geldiği gece, beni düşlerimden siz uyandırdınız. Nisa dağında, Kilene dağında,
Efes’te, Amisos’ta… Üzüm sıkan elleriniz ve günahkar gözleriniz. İşte siz,
hepiniz… Diz çöktünüz sırtımdaki kayaya. Ve ağladınız, ağlama duvarında
şakakları uzun Yehuda’yla. Belki siz, belki nedensiz… Yayını gerdiniz Artemis’in.
Gücünü aldınız Aşil’in. Okundan tuttunuz Eros’un. Çünkü siz, yani hepiniz…
Sattınız bedenlerinizi Zeus’a. Sattınız ruhunuzu tavus kuşuna. Ama ben… Sisifos...
Yani kaya… Yani taş… Büsbütün putunuzum artık sizin. Hadi, söyleyin söylen’imi dilden
dile. Dinleyin ağıtını Orfeus’un. Oturup günah çıkartın Eurydike’yle…
Orfeus’un ağıtı:
Irak ırmak, acıtsın bırak,
Sırtındaki kaya, midendeki gaz yağı,
Bir kibrit çak!
Denizden ses geliyor
Sanma sakın
Ağıttır bu, yakılacak!
Kaya ağır mı ağır
İçimden bir ses
Bir çukur bulsam da
Şundan kurtulsam diyor
Ya da neden yakmamalı?
Küller savruldu mu
Ne bir iz kalır
Ne de pişmanlık
Ah gidinin yükü
Sanki ben onu değil de
O beni taşıyor
Ama nereye?
Benimle paylaşmaz mısın
Ey çekilmez yük,
Yüreğinde gizlediğin
O acımasız sözü?
Yükün Orfeus’a hitaben söylediği
acımasız sözdür:
Orfeus… Yani piç… Yani orospu çocuğu…
Birazdan gelecek sevdiğin… Arkandan ilerleyecek… Ama dönüp bakmayacaksın… Yoksa
kaybedersin onu… Zeus söz verdi mi, hiç kimseyi dinlemez…
Eurydike’nin Orpheus’a seslenişi:
Sen… Beni cehennemden kurtaran… O
aşılmaz yol… Sana kavuşmak içindi bunca çile. İşte, arkandayım. Dönüp bakma
sakın. Bakarsan kaybedersin beni. Zeus söz verdi mi, hiç kimseyi dinlemez. Hem
görmeden de sevmelisin beni. Görürsen ölüm gelir bana. İnsan sevdiğini
görmemeli…
Orfeus’un Eurydike’ye cevabı:
Eurydike… Sevdiğim… İzin ver de anlatsın
gölgem, seni nasıl sevdiğimi. Bu adam desin, adam değil, köpeğindir senin.
Lütfen, bir kez olsun bakayım gözlerine. Ben, Orfeus, yani sen, yani biz. Çıkıp
gidelim tepelerden. Kaçalım şiddetinden Zeus’un, Akhilleus’un, Odessa’nın. Bırak
çıkarsın Sisifos kayaları dağlara. Biz, ikimiz, kimsesiz… Alıp gidelim
başımızı, onulmaz kayalıklara…
Anlatı:
Bir sigara içimlik zaman diliminde
gerçekleşen bu hadisenin başkahramanı, esasında, Sisifos denen ibnedir.
Sisifos, sırtına yüklediği kayayı Olimpos’un zirvesine çıkarıp Zeus’un altından
ve zümrütten hediyelerine göz dikmeseydi, ya da Sisifos, uğruna ömrünü heba
ettiği o kayayı Olimpos’un zirvesine çıkarabilseydi, Zeus’un orada olmadığını
görecekti ve Eurydike şimdi Orfeus’un kollarında olacaktı. Orfeus, aşkının
şiddetinden bihaber başını arkasına çevirip Eurydike’ye baktı… Eurydike öldü…
Eurydike o an ilk kez öldü… Sevdiği kadının ölümüne dayanamayan Orfeus,
oracıkta intihar etti. Son sözleri, “bir sigara olsa da içsem” oldu. Mezar
taşına şöyle yazıldı:
Orfeus, nasıl dönüp bakarsın sevdiğine,
İnsan sevdiğine bunu yapar mı?
Sisifos… Yani hiç… Yani yokluk… Sizi
kendine inandıran Odur. Olimpos’un zirvesine birkaç adım kala, sırtındaki
kayanın altında kalarak Zeus’un hörekesini görmüştür. Zeus, yaşadığı
anlaşmazlık sonrası, Hera’nın şiddetinden korkarak saklandığı tapınağında
havasızlıktan ölmüştür.
Euriydike ise şimdi taştır. Antik Yunan
ormanında sonsuza dek yanacaktır…
Possente spirto dinlenmeli Ebi. Ancak önce şu konuda anlaşılmalı:
YanıtlaSil1- Neden böyle oldu Mora sorusunun cevabı yoktur, asla olmayacaktır.
2- Mora yüzyıllık aidiyetimizdir, doğrudur, ama eksiktir. Mora yüzyıllık yalnızlığımızdır aynı zamanda.
3- Mora her hikayemizin kaynağı değil, her kaynağımızın hikayesidir.
4- Mora evimizdir, doğrudur. Dostumuzdur, can yoldaşımızdır, Sadri Alışık'ın dediği gibi her bir yolumuzun arkadaşıdır. Mora bendir, Mora bizdir, Ebi candır. Daha da yazmayacağım. Saçmalamamın yegane sebebi, Possento Spirto'dur.
O değil de, bu yazı işlerini, zirvedeyken bıraksam mı Ebi:)