O kadınlar, ceketleri karadır,
pantolonları kara. Gözleri de karadır bahtları da.
Konuşmak düzeltmektir susadım. Varlığın zamansız
sancısı bu içimdeki. Git-gel-it-el t ve l… Yani bu yazıdaki yarım ağızlı
dolunay. Vakit erken geciktim. Yaramaz pınar savruldu ceketimden sonra sen. Kimseye
sormadan susadın çok susadın ben geciktim. Kalın-ince bir İ harfiyim.
Varsın yazsın bizi notalar. Bahar da bizdendir
sonbahar da. Ağaçlar sarı, turuncu ve ölü. Aralık geldi sıcaklık 27. Siyahları
çıkarıp beyazları giysek mi?
Bunları yazdım çünkü bağırmak geldi içimden.
Alışageldiğiniz hayatınıza herkesin imrendiğini sanırsınız da çıkmamak üzere
kuyudasınızdır bilmezsiniz. Ben size yazıyorum bunları. Size, sizin
gördüğünüzle benim gördüğümün aynı olmayışına…
“Hocam, yanlış kodladım mı diye bakabilir miyim içime
bir karanfil çöktü de. Siz kağıdı ararken gözlerinize dalarım, bakarım tuhaf ıslak.
Belki siz de bir köşede oturur sigara içersiniz ve yanıbaşınızdan hışımla
geçerim. Ben hışımla geçerken de hışımsız yürürken de...”
Üniversitede zil çalmaz çünkü korkar çocuklar. Korkar
ve deniz manzaralı kahveler tek içilmez bilirsin. Ben kahve içtiğim zaman
titrer ellerim. Şarkı söylerim şiir yazarım akşam olurum geri sayarım az
giderim uz giderim dere tepe düz gitmem yokuş çıkamam alışkın değilim. Hocam
beni bu akşam yalnız yaz. Sabaha belki gelirim.
“Hocam adımı yazmayı unutmuşum kağıdımı alabilir
miyim? Numaramı da yazdım sorun çıkarsa diye. Sen de yaz numaranı. Yaz ama
kimseye söyleme.” İçimden gelmiyor bu yazı. Bıktırdılar mı ne?
Arkadaşlar bilirsiniz, öğrenci öğrenci demektir.
Dişisi erkeği yoktur. Olmamalıdır. Gözümdeki varlığınız cinsiyetleriniz,
yaşınız, kimliğiniz, karakterleriniz bile değil. Siz oradasınız ben burada bu
kadar. Üzgünüm ama zamanla anlaşıyor insan. Anlaşıyor yağmurlu havada
ıslanmakla, güneşten yanmakla, soğuktan üşümekle ve derin izli romanlara
aldanmamakla. En çok da karanlıkta karanlığa basmadan yürümeyi, yani boklukta
boka basmadan adım atmayı öğreniyor… Sahi konuşmak düzeltmektir doğru. Ve
yazmak saçmalamaktır. En iyisi de bu.
Bağlamsız son: En iffetli erkekleri dahi yoldan
çıkaranların kadınlar olduğunu zannedenler, ortaokulun son demlerini anımsamalı
ve erkek muhabbetinde geçen kadın organlarına kulp takmalı. Bizi bizden ettiler
doğrudur. Bakışları güzeldir ona da tamam. Ama biz erkeklerin erkekler
tarafından kadınlardan önce raydan çıkarıldığını bilmek gerekir. Bir adam
yanınıza gelip “üstat yok mu bi şeyler” diyorsa uzaklaşın ondan. Çarşamba’daysanız
esrar soruyordur, Samsun’daysanız “manita” durumlarını. “Ah gidinin yükü, sanki
ben onu değil de o beni taşıyor.”
Evet, konuşmak düzeltmektir doğru. Ve konuşuyorum
şimdi bağırarak. Size de size de ve size de söylüyorum bunları. Benden son bir
söz duymak istiyorsanız alın buyurun:
Ben sizden değilim! Ben sizden değilim! Ben sizden de
değilim ve asla sizden olmayacağım…
Yazmak saçmalamaktır ��������
YanıtlaSil