Dizdim ellerine
türlü çiçekler türlü menekşeler türsüz kasımpatı.
Bakıyordu
limanda kahverengi saçlarıyla delik deşik bir samyeli.
Hali her
kokuyordu heyecan haberlerinde televizyon vardı elleriniz.
Şarkıda mısra
bir ahenk ki sormadınız kim bilir kimin yasemini.
Baharda güneş
kokulu akyeldiniz ak yeleleriniz türlü koşmalara meyyal damlıyordu.
Bitiyordu şuracıkta
nefesiniz çiçekleri kaktüs gibi parlıyordu sevdiniz.
Benim yolları o
geçen adımda her gülüşünüz saklı
ve atıyordu
taklalar değme güvercinler değme samyeli.
Kuruşluk beş
nilüferleriniz yelkovan geçiyordu türlü şehrinizden türsüz bacalarınızdan güneş
ağlıyordu.
Sormadınız mısra
bu kaçıncı bahar geçen yollardan geçmeyen senelerden hiç gibi güldünüz.
Benim saçlarım kevgir
kokar adamın yarım işçilerinden mesaiye kaldı dakika hiç.
Sormalı mı
akşamı sarmalı mı sarmaşıklar dolambaçlı yollar karaltında üç mısra.
Adında şair
saklı terinde ilaç bir gibi yasemin kenevirler kerevizler ve bacasız güz.
Durak bir
otobüs bir otobüs tam buralarda tam köşeyi dönünce ellerinizde her mevsim.
Bahara başka
kaldı sanki durmadan koşar adım durmadan duraklara kapalı.
Mehtap düz
belki ışıklı aydan sonbahara engizden körfezden çingeneler romanlar şiirler
yazılı.
Mevsim her
mehtaba bir kala bir kalalarda oracıkta öylece durakaldınız.
Eldivenler
kesilmiş mantonuzda tüy resimler tüy kırlangıçlar ve siz.
Samyeli gibi
tan yeri gibi değme çiçeklerle değme kaktüsle film şeridi gibi geçtiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder