Yıl: 1999
Siz o vakitler ağaçları tanımıyorsunuz,
daha saçlarınız uzamamış, daha pınarlarınız taşmamış daha…
Yıl: 2003
Ben alıyorum bir bulut koyuyorum
pınarınıza en beyaz bakıyorsunuz gülüyorsunuz bu ne güzel.
Yıl: 2000
Daha kaşlarınız toplanmamış daha
elleriniz ayaklanmamış, ellerinizle ilk isyanı paylaşıyorum ilk baş
kaldırıyoruz ilk bağırıyoruz.
Yıl: 2003
Dilinizin arkasında güvercin ötüyor, güvercin
tam da kızılında yeşilırmakın.
Yıl: 2002
Siz adım angel diyorsunuz mavi
tişörtünüz var alıp mavi tişörtünüzü beyaz tuvallere çiziyorsunuz. Ben
bakıyorum pınarları eksik olmuş o vakit gülüyorsunuz menekşeyle ey yine’li siz.
Yıl: 2003
İlk kez bir şarkı çalıyor siz incecik
süzülüyorsunuz bu şarkı başka gemilere benzemez alıp çeyizinize saklıyorsunuz. Ben
yanaklarınıza küçük fistan dokuyorum saçlarınızı kıvırıyorsunuz oysa saçlarınız
düz menekşe. Kaktüs resimleri seçiyorum alın diyorum bu size cumartesi gecesi
Romadan sıyrılmış. Siz bakıp dönüyorsunuz bir daha dönüyorsunuz bir akşama
sarkıyorsunuz bir daha kaktüs ellerinizde. Adım angel diyorsunuz büyükçe bir
dağa tırmanıyorsunuz en taze nefesinizle temizleniyor dağ. Adınız angel mi
diyorum ama neden bir çoban kadar sesiniz hiç gitar çalamam ben. Siz
yürüyorsunuz ilk yürüyorsunuz meğer ilk çıkıyorsunuz dağın eteklerinde güvercin
damlalarınız.
Yıl: 2004
Meğer ne çok benziyorsunuz kleopatrayla
siz alman konsolosluğunda bulundunuz mu hiç?
Yıl: 2001
Ben Türkçeyi geç öğrendim hep bu parisli
saksağanlar yüzünden bu menekşeler ve papatyalar yüzünden kasımpatı yangın
ondan.
Yıl: 2003
Kaburgalarınızın arasına kelebek
sıkışıyor alıp çıkarıyorum elinize veriyorum öpüp sarıyorsunuz.
Yıl: 2005
Gibi uçuyor kelebek Moskovalı şarkılar
damlıyor siz yeni bir şarkısınız şimdi lodostan. Birimizin geleceği çalınmış sus
duyorsunuz elleriniz papatyaları susturuyor kasımpatı durmuyor koşuyor nefese.
Yıl: 2003
Bir ara çıkarıp mavi tişörtünüzü
seriyorsunuz sulamadım hiç sulamadım daha önce bir güvercinin ilk kanatlarını,
suluyoruz. Ama siz ilk bir filmde başrolsünüz ilk kırlangıç mevsimlerine dönüşüyorsunuz
ilk bir adım atıyor, ilk bir dağa tırmanıyorsunuz en güzel.
Yıl: 2009
Ben Sezarın sandığını açıyorum sandıkta
yamalı rüyalarsınız. İkincil kelebek susuşlarınızda mavi Helen yenisi. Bir daha
anmam adınız angel miydi angelin ey ıslak hali. Meksikanızın ince bölgesinde
uçuşan beyaz atlılarsınız sonra elinizde düz saçlarınız en menekşe. Bu’lu
şarkılar ve boşluklu susmalarsınız yine’li yine’siz gibi hiç gibi duruyor -dan.
Duruyor tam karşınızda resminizin dağlar gibi yalnız gibi en taze bir -dan.
Yıl: 2013
Siz bir kasımpatı aşığısınız anladım
ondan bütün menekşe korkularınız papatya yanmalarınız
Eski aşık şehzade resimleri birer
tutuşuyor kalbinize kim bilir hangi çağın yabancısıydı kırlangıçlar
Ben kalkıyorum gitmem gerek hep gitmem
gerek o gece daha ilk gidiyorum son gitmiyorum
Siz gözlerinizde güvercin saklıyorsunuz
pınarlarınız hoşça kal çalıyor ilk çalıyor ilk dinliyoruz daha
Böyle kırlangıç kasımpatılardan
geçiyoruz dolanıyoruz menekşeye sonra bütün çiçekler papatya…
Bir arkadaş derdi ki sanki bu ikinci yeni, yok yok derdim bu mamalak coşması, anladığımızca çok severdik, kalemine sağlık altını çizdiğim çok yer oldu yine..
YanıtlaSilGönder altı çizilmiş yerleri de mamalak sevinsin, mutlu olsun:)
YanıtlaSilOkuyunca oha dedim arkadaş, allahım dedim haşim şiirin tanımını bunu okuyunca mı yapmış dedim, çnkü bu yazıdakiler musiki ve söz arasında musikiden ziyade söze yakın.
YanıtlaSilsonra dedim, ilhan berk yahut turgut uyar yahut cemal süreyadan mı alıntı bunlar..
en sonra da dedim ki, bunları mamalakım yazdıysa gidip alnından öpmeli arkadaş! hakkını vermeli bu fevkalade yazının! can mamalak ya! bir çılgınsın sen! bayağı ikinci yeninin artçısısın, tevellüt yetse öncülüsün diyeceğim o derece.
(tevellüt kelimesini ilk kez cümle içinde kullandım, helecanlıyım)
Alnım açık yüzüm ak, buyursunlar. Helecanlı kelimesini ilk kez kullanmıyor olmandan mütevellit ben de helecan içerisindeyim. Tevellüt kelimesinden türettiğim mütevellit kelimesi benden sana küçücük ama şirincik bir armağan olsun. Ne de olsa hepsinin kökü veled'e, yani biz çocuklara dayanıyor.
YanıtlaSilSevgili mamalak beyciğim, pek güzel bir eser kaleme almışsınız, yalnız biraz da toplum-halk için manzumeler-nesirler yazabilirseniz, halkınız pek mutlu olacak :) ( halk derken >90 kg larr kastediliyor ) hadi öperler
YanıtlaSilSonradan gelen edit: nasıl başlayıp nasıl bitmiş yorum :)
Sevgili ve de saygılı Tuco'cuğum. Yukarıda bahsi geçen yazı halk-toplum için kaleme aldığım bir manzume-nesirdir. Lütfen mutluluğunuzun gelen kutusuna tıklayıp güncelleme yapınız. Zira siz farkında olmadan dileğiniz gerçekleşmiştir. Nasıl başlayıp nasıl bitmiş yorum demişsiniz. Halbuki ben sizin bitmiş yorumlarınıza bitiyorum.
YanıtlaSilSonradan gelen edit: Nasıl seviyorum nasıl bitiyorum bir bilseniz:)
Hep bi haşimlik hep bi nedimlik, şeyh galiplik efendim kimse de demiyor ki biraz ahmet mithat efendilik yapayım demiyor :)
YanıtlaSil