27 Mart 2014 Perşembe

Hangi Oje Yakışmaz ki Kız Sana


O zaman, zamanı gelince bu işe zaman ayıralım
Leyla

Leyla bembeyaz bulutların arasından çıkıp geliyor, rüzgar saçlarını okşuyor, kirpiklerinden sevda damlıyor, deniz dalga sesini kesiyor, martılar fal açıyor: “seviyor, seviyor, hâlâ seviyor…”

Leyla! Ruhumuz köprüden geçiyor, duyuyor musun?

İniyoruz gece yarısı sahile, Rus kızlarından, Latinlerden, Leyla’dan konuşuyoruz. Ne yalan söyliyim, en çok da öpüşüyoruz. Ayıp olmasın diye dünyanın gözlerini kapatıp, öyle öpüşüyoruz.

Bir sabah filozof olarak uyanıyor, ertesi gün çocuk olmaya karar veriyor, bazen çırak oluyor, bazen usta… Parmaklarını saçlarımda gezdirmeyi seviyor… En çok da şarkı söylüyor: “Ay, ay kahroldum, düşe kalka peşinde maskara oldum…”

Ağız dolusu gülmeyi, gülerken düşünmemeyi marifetten sayıyor… Kirpiklerine rimel, tırnaklarına oje sürüyor… Hangi ojeyi sürse, ona yakışıyor…

Ben çıkıyorum leyla’nın merdivenlerinden birer birer… İstanbul’un gizli kalmış surlarını birer birer açıyorum… Gel diyor leyla, geliyorum… Ve pusulanın leyla’lı kısmında Tarkan şarkısı: Yum gözlerini soluksuz uçalım göklerde…

Sahi, bayram değil seyran değil, İstanbul bu gece niye boşaldı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder