11 Ağustos 2013 Pazar

BARIŞ MANÇO ŞARKILARI YASAKLANSIN!


         Ya da yasaklanmasın. Ama Cem Karaca mutlaka yasaklanmalı. Az biraz Al Paçino filmleri ve ucundan kıyısından kesip, orasından burasından sansürlemek kaidesiyle Sadri Alışık vidyoları… Vidyoları dediğime bakmayın, içerleniyorum televizyoncularca kesilmeye mahkum filmlerinin televizyoncularca kesilmeye mahkum oluşuna, dilim gitmiyor, elim zaten varmaz.

          Yani dediğim o ki, ben aslında eğlenceli adamımdır, Cem Karaca dinlemediğim zamanlarda. Kimseyi eğlendiremezsem, oturur kendimi eğlendiririm. Az biraz da efkarlıyımdır. Fena halde yangın, yangın halde fenayımdır. Koru kendini bitten, bir de bahar akşamlarından…

           Böyle buyurmuş anarşist görünümlü şair kişi.

          Terkedilme sebebidir zat-ı şahanelerimin şekil A’dakilere benzer yazıları. Neden gittiniz diye sormadım ama ben kendimi en çok yukarıdakiler yüzünden terk ederim. Hayatımda bir defaya ve de kuvvetle muhtemel son defaya mahsus öyle bir terk edilişim var ki benim… Şair görünümlü aşık kişinin de dediği gibi alımlı değme kadında yok.

          Gideceği, kapıya yönelişinden belliydi. Ben erkekliği fora, ağlamayı rafa kaldırmakla meşguldüm. Bir eliyle kapıyı açıyordu. Ben kafayı havaya kaldırıp gözlerini küçültmek suretiyle sevgiliye doğru yıkılgan ama gururlu bakış fırlatma hareketini Behzat amirim daha Türk televizyonlarına konmadan çok daha önce ilk orada yapıyordum. Bir eliyle kapının kolunu tutarken diğer eliyle ne yaptığını malum hareketin çevreyi süzme kapasitesini daraltması gerekçesiyle sezemiyordum. Ağlıyor muydu, öyle böyle değil… Gidecek miydi? Fena halde…

          Aklınızda bulunsun, giderken bir adama son söz olarak seni seviyorum demenin, o adamın hatırasında zamanın dahi merhem olamayacağı türden efkar izlerine sebep olacağı pek muhtemeldir. Test edilip onaylanmış türden hem de.
           
         Nasihatimdir: Giderken son sözü seni seviyorum olan biri çıkarsa karşınıza, gitme lan deyin. Gitme… Bunun erkekliğe kemre sürdürmek olduğunu düşünüyorsanız, benim seviyeme inmişsiniz demektir –ki bu, tepeden tırnağa seviyesizliktir.

           Yaz dostum, Barış söyler kendi bir ders alır mı? demiş şarkıcı görünümlü şair kişi.

          Tüm bu bilgiler ışığında, her ne kadar efkarımızın şarkılardan değil, şarkıların efkarımızdan müteşekkil olduğunu bilsek de, rütük’e düşen görev, Barış Manço şarkılarını, o olmadı Al Pacino filmlerini, o da olmadı Sadri Alışık vidyolarını, hani olur da, o da olmazsa Cem Karaca şarkılarını fena halde yasaklamaktan mütevellittir.

         Şayet, rütük beyimiz üzerine düşen görevi yerine getirmezse, her beş buçuk dakikada bir telefon açmak suretiyle rütük’e gereğinin yapılmasını arz etmek, siz olmayan okuyucularıma bahşettiğim yegane vazifedir. Üzerinde bilhassa durulması gereken husus, arzı-ı hal’in her beş buçuk dakikada bir yapılması zaruriyetidir. Zira hep kahır hep kahır hep kahır hep kahır bıktım beeee şarkısı beş buçuk dakika sürmektedir.

          İkinci tekil bir şahıs hayatım hakkında sorular sorduğunda,

Üzgünsün, üzgünüm, üzgünüz
Mutlusun Mutlusun Mutluyuz

şeklinde belirttiydim içinde bulunduğum halet-i ruhiyeyi… Ayıp etmişiz… Meğer fayton sahibi şair kişiliğimiz yıllar evvelinden özetlemiş ve kondurmuş yazının sonunu:

Velhasıl kelam, onlar vurdu biz büyüdük kardeşlerim.

Not: Bu yazıda ve bundan sonraki bütün yazılarda var olan her şey birer yalandan ibarettir. Kullanılmayan tırnak işaretlerinden tutun da yapılan tüm yazım yanlışlarına, hatta hikaye zamanındaki tutarsızlıklara kadar yazılar ile ilgili tüm saçmalıklar yazarın kendisinin sorumluluğu altındadır. Söylemesi ayıp kendisi az biraz sorumlu, pek çok da sorunlu bir kişiliktir.

                                                                                                       

1 yorum:

  1. "fakat müzeyyen" i niye bu kadar sevdiğimizi yazı yazdıkça anlayacağız galiba:) gün sevgili mamalaksoyka'nın sebebini öğrendiğimiz gündür devamı da gelecek efenim. bir bir ifşa edeceğiz kendimizi!

    YanıtlaSil