Ya
da yasaklanmasın. Ama Cem Karaca mutlaka yasaklanmalı. Az biraz Al Paçino
filmleri ve ucundan kıyısından kesip, orasından burasından sansürlemek
kaidesiyle Sadri Alışık vidyoları… Vidyoları dediğime bakmayın, içerleniyorum
televizyoncularca kesilmeye mahkum filmlerinin televizyoncularca kesilmeye
mahkum oluşuna, dilim gitmiyor, elim zaten varmaz.
Yani
dediğim o ki, ben aslında eğlenceli adamımdır, Cem Karaca dinlemediğim
zamanlarda. Kimseyi eğlendiremezsem, oturur kendimi eğlendiririm. Az biraz da
efkarlıyımdır. Fena halde yangın, yangın halde fenayımdır. Koru kendini bitten,
bir de bahar akşamlarından…
Böyle
buyurmuş anarşist görünümlü şair kişi.
Terkedilme
sebebidir zat-ı şahanelerimin şekil A’dakilere benzer yazıları. Neden gittiniz
diye sormadım ama ben kendimi en çok yukarıdakiler yüzünden terk ederim.
Hayatımda bir defaya ve de kuvvetle muhtemel son defaya mahsus öyle bir terk
edilişim var ki benim… Şair görünümlü aşık kişinin de dediği gibi alımlı değme
kadında yok.
Gideceği,
kapıya yönelişinden belliydi. Ben erkekliği fora, ağlamayı rafa kaldırmakla
meşguldüm. Bir eliyle kapıyı açıyordu. Ben kafayı havaya kaldırıp gözlerini
küçültmek suretiyle sevgiliye doğru yıkılgan ama gururlu bakış fırlatma
hareketini Behzat amirim daha Türk televizyonlarına konmadan çok daha önce ilk
orada yapıyordum. Bir eliyle kapının kolunu tutarken diğer eliyle ne yaptığını
malum hareketin çevreyi süzme kapasitesini daraltması gerekçesiyle sezemiyordum.
Ağlıyor muydu, öyle böyle değil… Gidecek miydi? Fena halde…
Aklınızda
bulunsun, giderken bir adama son söz olarak seni seviyorum demenin, o adamın
hatırasında zamanın dahi merhem olamayacağı türden efkar izlerine sebep olacağı
pek muhtemeldir. Test edilip onaylanmış türden hem de.
Nasihatimdir:
Giderken son sözü seni seviyorum olan biri çıkarsa karşınıza, gitme lan deyin.
Gitme… Bunun erkekliğe kemre sürdürmek olduğunu düşünüyorsanız, benim seviyeme
inmişsiniz demektir –ki bu, tepeden tırnağa seviyesizliktir.
Yaz
dostum, Barış söyler kendi bir ders alır mı? demiş şarkıcı görünümlü şair kişi.
Tüm bu bilgiler ışığında, her ne
kadar efkarımızın şarkılardan değil, şarkıların efkarımızdan müteşekkil
olduğunu bilsek de, rütük’e düşen görev, Barış Manço şarkılarını, o olmadı Al
Pacino filmlerini, o da olmadı Sadri Alışık vidyolarını, hani olur da, o da
olmazsa Cem Karaca şarkılarını fena halde yasaklamaktan mütevellittir.
Şayet, rütük beyimiz üzerine düşen
görevi yerine getirmezse, her beş buçuk dakikada bir telefon açmak suretiyle
rütük’e gereğinin yapılmasını arz etmek, siz olmayan okuyucularıma bahşettiğim
yegane vazifedir. Üzerinde bilhassa durulması gereken husus, arzı-ı hal’in her
beş buçuk dakikada bir yapılması zaruriyetidir. Zira hep kahır hep kahır hep
kahır hep kahır bıktım beeee şarkısı beş buçuk dakika sürmektedir.
İkinci tekil bir şahıs hayatım
hakkında sorular sorduğunda,
Üzgünsün,
üzgünüm, üzgünüz
Mutlusun
Mutlusun Mutluyuz
şeklinde
belirttiydim içinde bulunduğum halet-i ruhiyeyi… Ayıp etmişiz… Meğer fayton
sahibi şair kişiliğimiz yıllar evvelinden özetlemiş ve kondurmuş yazının
sonunu:
Velhasıl
kelam, onlar vurdu biz büyüdük kardeşlerim.
Not: Bu yazıda
ve bundan sonraki bütün yazılarda var olan her şey birer yalandan ibarettir.
Kullanılmayan tırnak işaretlerinden tutun da yapılan tüm yazım yanlışlarına,
hatta hikaye zamanındaki tutarsızlıklara kadar yazılar ile ilgili tüm
saçmalıklar yazarın kendisinin sorumluluğu altındadır. Söylemesi ayıp kendisi
az biraz sorumlu, pek çok da sorunlu bir kişiliktir.
"fakat müzeyyen" i niye bu kadar sevdiğimizi yazı yazdıkça anlayacağız galiba:) gün sevgili mamalaksoyka'nın sebebini öğrendiğimiz gündür devamı da gelecek efenim. bir bir ifşa edeceğiz kendimizi!
YanıtlaSil