Not: Zeminimiz Kaymaya Müsaittir
Abiler…
Batıda İyi Kötü’ye, Kötü Çirkin’e, Çirkin
İyi’ye, İyi tekrar Kötü’ye, Kötü bu sefer İyi’ye ve sonra hep beraber Çirkin’e
bakışmalar ışık hızıyla ıslık sesleri arasında gelip gitmelere meylederken,
durumun esbab-ı mucibesine varmış tek gönüllü kişi Don ve de Vito ve de
Karleone abimiz reddedemeyeceği bir teklif yapacağı kişiyi arayaduruyor;
arayaduruşun haberinin bilmem hangi ayaklı gazete tarafından pss diye
yayılmasıyla oluşan dedikodu, gıybet ve binbir türlü iftiraya maruz kalan Paris’te
son tangosunu yaparken tescillenmiş marka kurbanı seçilen ama olayla yakından
uzaktan alakası olmayan Merlin Monro’nun adı gazetelerin sürmanşet kısmına
sürmanşet olarak geçiliyor; yaklaşık beş yüz yıl önce Londra civarındaki
cemiyet hayatının bir parçası olmayı kendine borç bilen tiyatro salonlarında
üstlendiği yardımcı rollerle geçimini kıt kanaat sağlayan ama yılmadan
yıkılmadan dimdik ayakta duran Vilyım ve de Şekspir’in etrafında ellerinde
kağıt kalem yok mu ulan bir imza verecek bakışlarıyla mahzun ve de umutlu bir
hayran kitlesi birikiyor, aynı hayran kitlesi Vilyım’ın yanından süratle
geçerek dönemin en ünlü tiyatrocularından ve de cemiyet hayatının aranan simalarından
haftada yaklaşık beş bin paund kazanan ve her biri birbirinden ayrı iki kişi
olan Alin ve de Burbage’nin yanına imza istemek maksatlı gidiyor, bahsi geçen
isimler bundan beş yüz yıl önce pek muhtemel imza kavramının vücut bulamayışından
ötürü birkaç asır bekliyor, imzanın icat edilişinin belediye hoparlörlerinden
ilan edilmesiyle oluşan izdihamı engellemeye çalışan polise bir kazık da ben mi
atsam diye içten içe düşünen Al ve de Paçino abim Nidıl Park’ın ortasında sırf
esrarı bitti diye paniklere bulanıyor, yanına yaklaşan aynı anda hem İlhan hem
de Yıldız olmayı becerebilen, az biraz mamalak, pek çok da soykalığı oynamayı
marifet belleyen, zemini kaydı mı kaydınız kıraliçem, eğim vardı bi dur açık
mert korkusuz demeye fırsat dahi vermeden üzerine yapılan hücumlara ulan acaba
hangi köşe benimdi bu nasıl da sağlı sollu ataklar diyerek ve de fena halde
halden hale girerek ben kimim, sevgi neydi, sevgi emekti diye düşünen ve Al ve
de Paçino’nun harmanlığına harmanlanan yarım akıllı tam buğdaylı abiniz, bir
eliyle Al’ın, diğer eliyle Paçino’nun omzuna dokunuyor, ulan omzuna mıydı
omuzuna mı diye düşünmeksizin elindeki en okkalısından dert, tasa, asabiyet
giderip efkar getirici insan icadı beyaz kağıda sarılı yazısız malzemeyi
uzatıyor, yok mu bişeymiz bakışlarıyla etrafı kolaçan eden erkete Al’a boşver
kanka bir üçlü saralım diyor, İyi’nin Kötü’ye, Kötü’nün İyi’ye, İyi’nin Çirkin’e
sonra Çirkin’in tek başına hem İyi’ye hem Kötü’ye, sonra hep beraber Çirkin’e
bakışları hala devam ediyordu…
Zemin yok mamalak bu pistler senin :)
YanıtlaSil