Çünkü romanın
prensleri dört gün dört gece kapında yatmış da, bana mısın dememiş elletmemiş
kelebeklerini Akdeniz’in. Hem sorsan neler söyler, ağzı dili gümüş lakırdı,
yaylan kızım geliyor roman atlısı.
Kim demiş
sevdiğini sevdiğine söylesin diye herkes? Cebimizde küheylan cakalı izmarit var
bizim, beynimiz kokoreç kıvamında şiirlerle dolu. Dilimiz kilit, boynumuz
aşktan ince, severler güzeli genç üse. Güzel dediğin, kendini gösterecek şöyle
mehtaba ki, önce ceylanlar kıskanacak, sonra Kleopatra uğruna ressamlar
boğdursun. Hey yavrum hey, salın şöyle boylu boyunca da, Karacaoğlan namına
mısralar doldursun.
Bak dedim velet,
bu sokaklara adımız kırmızı boyalarla yazıldı bizim. Bu dağların tepelerinde
nice dilberler oraç çekiç kızartıyor. Dere kenarında kavak ağacı mıyız lan biz?
Budarım ah vahlarını, olmuşları olgunlaşmış Madonna’nın, ziyade olsun.
Fırlat bize maskarası
girdaplara dikizli gözlerden de, neşemiz diyorum yerine gelsin. Hani sen
birinci kırlangıç mevsimlere gebeydin? Yoksa dilin bacaklarına dolandı da,
ondan mıdır nöbetleri öksürüklerinde gizli iç çekişlerinin?
Af edersiniz,
sizi bir gece yarısı tenhada sıkıştırabilir miyim? Gözlerinizin ahusuna
vuruldum der, gerekirse müebbet yerim. Aşk dediğin dallı budaklı omuzlarından
geriye kalan girdabın madam, biraz sakla da kıskanılsın şiirlerim.
Benim bir dalgam
var şimdi tek sıkımlık. Bak desem, biraz sola kay desem, şöyle bir demlensen,
gökyüzü bulutlarına dünya turu verecek de, bulutlar sizi bırakıp gitmeyecek, o
derece.
Bakar mısınız?
Hakkınızda çıkan dedikodulara ne cevap vereceksiniz? Meğer Parlement caddesinde
Malbora’yı Winston’la aldatmışsınız. Parlement sizden şikim şikim şikayetçi,
Malbora tirim tirim titriyor, winston da kendine fena fena sansür uygulamış,
öyle diyolla. -Bakın ben Malborayı Winstonla aldatmadım, hele Parlement
caddesinde hiç aldatmadım, biz Parlementle birbirimizi seviyoruz. -Parlement’le
mi? Ama siz malborayla evlisiniz? -Evet ama Parlementi seviyorum. Napabilirim.
Sonra sen,
televizyonu kapattın. Bütün dedikodulardan uzak, sessizce bir Parlement yaktın.
Anladın, magazin artık ciğerlerimize işlemiş. Işığı söndürdün. Dolambaçlı
hikayeme daldın. Dün gece de buna benzer bir şey olmuştu dedin. Boş ver dedim.
Gözlerine dört defa kelebek damlattın. Efkarıma boylu boyunca uzandın. Geriye
tek kullanımlık ay ışığı bıraktın. Bir ara durdun, belki de onlar haklıdır
dedin. Boş ver dedim, boş verdin…
Burada senin yazını beklemek sen yazarken.. çok güzel bir şey. Bunu yorumdan sayma asıl yorumu sonra yapıcam..
YanıtlaSil