Biz o otobüse çok bindik yazar hanım.
Dillere düşmesin diye adını zikretmemiş olabiliriz ama biz o otobüse çok
bindik. O durakta çok bekledik. Kimimiz, ötekimiz gidecek diye, kimimiz belki
gelir diye bekledik.
Övünmek gibi olmasın, otobüse de o
durağa da ihtiyacımız yok. Falancı durakta inecek var deyip otobüsten
inmişliğimiz ve gerisin geriye yürümüşlüğümüz var bizim. Hey yavrum hey…
Şiir, sevmeyi meşru kılan yollar sunmaz
yazar hanım, orda yanlışınız var… Sevmek eylemi, şiiri meşru kılar. Aslolan
şiir değil sevgidir. Ve o sevgi öyle bir sevgidir ki, şiire ihtiyaç duymaz
hayata tutunabilmek için. Çünkü sevmek eylemi, siz şiirin şairinden bile
bihaberken damarlarınıza nakşetmiştir de, size çaktırmadan kalbinize girmiştir
vesselam…
Biz o şiir kalbinize girmeden çok daha
önce oradaydık yazar hanım. Biz sizin gözleriniz için Sarayburnu’ndan minarelerle
Haliç’e, oradan da Çin gülleriyle Cezayir menekşelerine yürümüş insanız.
Biz diyorum yazar hanım biz, anlıyor
musun?
Sözün özü, o yazı başlık hak ediyor yazar
hanım. O yazı her şeyi hak ediyor…
çok mu coş muşuz laaaan! ahahahha :) biri de senin yazından coşsaydı mora patlardı takla atardı... (kafam açık hacı, mal gibi yorum yazdım)
YanıtlaSilCoştur bizi Molly. Gece uzun, kafa açık. Yaz bir coşmalık yazı da okuyalım:)
YanıtlaSilAslında evet, sevmek önceden, bilmek sonradan belki...
YanıtlaSilSevmek hep öncedendir yazar hanım. İnsan sevmeden bilemez...
YanıtlaSil