26 Eylül 2013 Perşembe

ben ve hepimiz hakkında

sevgili adınısenkoy'un sohbetin duralayan yerlerinde ani çıkışları vardır, kendi iç sıkıntısı ve iç sesleri mütemadiyen devam ettiğinden, dostlar arasında sağı solu dinlerken eğleştiği ve kendini yormaya ara verdiğinden uzun suskunluklara tahammül edemez, kendi iç seslerini bastıracak hararetli bir konu açılsın ister ve heyecanla atılır, "haydi biri hayatının sırrını açıklasın!" bunu öyle bir heyecanla söyler ki hayatlarımızın sırlarını paylaşasımız gelir ammavelakin haftanın 7günü günde en az 5er saatten bir arada olan bizlerin birbirimizin bilmediği bir boku kalmamıştır... güler geçeriz... kimi hadi ben bir sır açıklayayım der maksat ortam şenlensin, uydurur bir şeyler, güler geçeriz, yeni çaylar gelir, çayların yanına kahvenin yanına gelen lokumdan isteriz. birilerinden bir şey isteyeceksek biz hep ebi'yi seçeriz. ebi öyle güzel, öyle tatlı ister ki, mesela sipsi ister sürekli yere düşen sipsilerden biri yerine, ya da hava serinledi diye bize battaniye ister, ben derim ki, cafenin anahtarını getirecek garson, "hanfendi sadece sipsi değil, alın her şey sizin olsun" diyecek...
ben kandırırım mamalak'ı derim bir kere biz ebi ile oturuyorduk bil bakalım noldu, her seferinde kandırsamda onu, her seferinde inanır... vaveyla üşüyordu bir keresinde ebi ona battaniye istedi, battaniye yokmuş ama garson gitti kendi ceketini getirdi. "harbi mi lan" der mamalak, harbi derim. vaveyla da harbi der, yalanı ben başlatırım ama çakal vaveyla planımı anlar ayrıntıya girer... eski çaylar gider, yeni çaylar gelir, köz değişir, lokumlar bittikçe tazelenir...

hayatlarımızın sırrı yok, çok değişik tanışma hikayelerimiz de yok, bizler öğrenciliğin maddi yüküne dayanamayarak burs başvururları yapmış, nihayetinde onca sınavlardan özgeçmişlerden sonra aynı yerden burs kapmayı başarmış bi grup çileli öğrenciyiz.. (mamalak öğrenci değil turisttir onu da belirtmeliyim)

sahaf festivallerinde, imza günlerinde, bir otobüs yolculuğunda, tiyatronun bekleme salonunda tanışmadık. birlikte adalara, modalara gitmedik, biz hep aynı kafeye, aynı kafenin aynı köşesine, aynı sandalyesine oturduk. aynı oyunları oynadık... bu kadar aynı şeyleri yaptık çünkü biz birbirimizden çok başkaydık. hayatımda ilk defa hep aynı kafeye gitmek hep aynı yere aynı insanlarla oturmak istiyorum, çünkü bizde konuşacak şey bitmiyor ve konuşacak şey kalmazsa, biri çıkıp hayatının sırrını açıklıyor, sohbet yine devam ediyor...


3 yorum:

  1. Sen ve hepimiz hakkında söylenecek söz bırakmamışsın Molly. Ara sıra sıkılsın canın, Mora nasipleniyor bunun sayesinde.

    YanıtlaSil
  2. Çok beğendim ve fakat alternatif tanışma hikayelerine kayasım var yine de dur bakalım...

    YanıtlaSil
  3. Ya ebicik senin, mailde sahaf festivalinde tanışmak dedin ya benim kafamda ampul yandıydı, bu hikayeyi aslında alternatif tanışma hikayemizi açıklamak için yazdım, size ebi ve ben hayatımızın sırrını açıklayacağız diye giriş yapacaktım ama sonra yazı kaydı gitti.. Yoksa maksat farklı tanşma hikayesiydi. Ya yaaa.. Bnm da kafamda farklı senaryoılar var.

    YanıtlaSil