26 Eylül 2013 Perşembe

tüm mümkünlerin kıyısında

evet mora, şimdi şu anda her şey mümkün işte...

bugünü çok farklı şekillerde geçirebilirim. sonbaharın bu ılık gününde üzerime ince bi battaniye alıp, bi makine kahve yapıp, beş on sigara sarıp L koltuğumun uzun tarafına kurulup tüm günü nicedir ertelediğim kitapları okuyarak geçirebilirim. saatleri ayarlama enstitüsünü bitiririm... nurdan gürbileğin sırası gelmiştir belki, ebi'nin hemencecik okudum çok da sevdim dediği o makaleyi okurum, kaç hafta oldu kim bilir onu gözüme yakın bi yere koyalı... evet evet onu kesin okurum, pinokyonun modern uyarlaması var, hediye geldiği günden beri niyetlendiğim ama daha giriş yazısını dahi okumadığım... lale müldür okurum belki, kaç gündür aklımda bak. sonbahar da gelmişken turgut'u daha fazla ertelemesem iyi olucak, şiir günü yapayım en iyisi bu günü, yanıma alayım bi de resim defterimi boyalarımı, kurumuş yaprak çizerim arada... ayy yoksa sadece resim mi yapsam. hava da nasıl güzel, nasıl ılık, yürüyüş yapsam önce de sonra eve gelip kitap okusam en iyisi. dışarı çıkmışken girmesem aslında, en sevdiğim kafenin en sevdiğim koltuğu boştur belki, kitapları çantama atıp orda okuyayım. biraz kitap okur, ordan sinemaya giderim, filmlere bi bakayım. bizimkiler naptı acaba, onları mı arasam... bu güzel havayı evde geçirmek olmaz, leo'ya desem de nargile mi içsek, gece hamburger yiyelim, pizza mı söylesek eve... terkosa nicedir gitmiyorum, iki üç bişi alsam amma coşarım ha..
sahafları mı dolaşsaydım... yanıma kitap almadan çıkayım, bi kitap seçip alır, kafede de onu okurum... 

sen ne dersin mora, a mı? b mi? c mi? hepsi mi? hiçbiri mi? 

oysa teyzeme gitmeliyim bugün, yapacak işim var. niye böyle oluyor, bir şey yapmak zorunda olunca insan niye yapmak zorunda olduğu şey dışında bir sürü şey yapmak istiyor canı. yarına ertelemek istiyorum, bugün hava çok güzel, bugün hava teyzeme gidemeyecek kadar güzel mora. 

gelecekten gelen not: tüm günü ne yapsam diye düşünerek, oturduğu yerden sadece çişe gitmek suretiyle kalkarak ve arada tavana bakarak geçirdi. teyzesine de gitmedi, mümkünlerin kıyısında ordan oraya savruldu durdu... söyle mora neden böyle oldu?

2 yorum:

  1. güzel bir hâl yazısı olmuş. ellerinize sağlık. allah kurtarsın dicem ama kurtuluş yok heralde. tüm mümkünlerin kıyısında ölüyoruz hep gibi. "yaprağın bir soğuku yadırgayan yeşili ancak üstümüzdeydi"

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ediyorum sevgili ad vermek istemeyen okuyucu. turgut uyar'la halinizi gizlemeye çalıştıysanız da 35 yaşında, göbekli bir memur olduğunuzu şıppadanak anladım. ne anasının gözüyüm ne çakalım ben.

    YanıtlaSil