Hep zannettim ki insan insanı
gözünden tanır. Yıllarca insanların gözüne gözüne baktım. Öyle değilmiş abi.
Hiç öyle değilmiş. İnsan insanın gözünü oyar, gemi yapar, akıntılara
salıverirmiş. İnsan insanı gemi yaparmış abi. “denizler ortasında bak yelkensiz
bıraktın.” erken gitmekle kendi hesabına iyi yapmış olabilirsin. Fakat benim
hesabıma hiç iyi değil bu. Hiç iyi değil. Gerçi Selim’i, Hikmet’i, Beyaz
Mantoluyu, Seli Seli Günseli’yi bıraktın. Bu sıralar kendilerinden uzağım.
Biliyorsun onları ağırlayacak bir evim yok. Hısım akrabaya emanet ettim onları.
Günseli’ye ev işleri yaptırıyor, çocuk baktırıyorlarmış. O, çocukları hiç
ailelerinin istediği gibi eğitemiyormuş. ‘Küçüklerimi sevmek büyüklerimi saymak’
bile dedirtememiş hiç birine. Erkeklerin ellerini yakıp bacaklarını yamultup
sokakta dilendiriyorlarmış. Halk en çok Selime acıyor, en çok parayı Selim
topluyormuş. Beyaz Mantolu hiç para getirmiyormuş. Hikmet Amcanın işine akıl
ermiyor zaten. Merak etme ağabeyciğim tez vakitte inşallah alacağım onları ordan.
Çok pis küfredesim var ama edemem
biliyorsun. Muhayyel bir kalbalığa hiç de kalabalık olmayan sevdiklerime
yumruğumu kaldırıp ‘görürsünüz kendimi mahvedeceğim’ diyorum.
Yaşayamıyorum abi…
Otobüsler geçiyor, arabalar,
Aksaray’dan minibüsler, tırlar geçiyor. Ben yaşayamıyorum abi. Kadınlar
konuşuyor: çamaşır makinesi bozuldu.. erkekler tartışıyor: ben hakkımı
yedirmem.. yapmayanorospuçocuğu …
Kahvenin
tadı iyiydi de çayını beğenmedim. Bir
daha gelmeyeceğim bu kafeye abi.
Delikanlı
adam küfretmez. O adam inkar etmiyor ki. biz diyor cepçiydik. Orda durur
cepçilik yapardık. Kaçak sigara, kaçak viski satardık diyor.
Kapı hiç hoşa gitmeyecek bir melodide
çalınıyor. Bacak refleks gösteriyor. Önce adamın üzerine örttüğü çarşaf
uyanıyor. Sonra pijamalar. Çarşaf ve pijama bir olup dürtüyorlar adamı.
Bakıyorlar kalkacağı yok çarşaf atıyor kendini yere, pijama güç bela kaldırıyor
adamın gövdesini. Gidip kapıyı açıyor. Pijama, kapıda kendisiyle hiç alakası
olmayan, yatan adamın da üzerinde daha önce hiç görmediği bir kıyafet görüyor.
Takım elbise! Takım elbise pijamanın kırışıklığına takıla takıla pazarlamacı
olduğunu söylüyor.
-ne pazarlıyorsun?
-aklınıza gelebilecek
her şey.
-kadın geceliği?
Takım elbise ütüsüne
yakışmayacak bir tarzda çıkışıp ‘pezevenk miyim lan?’ diyor.
-ütüsüz seniii!
Tüm bunların seninle, Selim veya Hikmetle de bir ilgisi yok.
İlgisi olsun diye de anlatmadım tabi.
Pijama takım elbisenin hakaretini kaldıramadı. O günden sonra kendini
çok saldığı için adamın bi tarafı hep açık kaldı ve her gece kötü rüyalar
gördü.
Mektubumun sonuna seni çok özlediğimi yazmak istedim bir iç
ses ‘sen onu hiç görmedin, o hele seni hiç bilmedi bile!’ dedi. Abi ben o iç sesin
dış güçlerin adamı olduğuna inanıyorum. Bilmeseydin ‘kalabalıktaydı,
başarısızdı’ der miydin?
Fotoğraf
makineleri keşke sesi de alsa abi. Biliyorum şimdi kendini bilmezin biri
kameranın icadına başlatacak. Çevrenin donup, ses olduğu anlar var; zihnimden
yitmesini hazmedemediğim. Güzel kuş kaçmasın, sükunet içinde şarkısını
söylesin.
“Feleğin bir kuşu var nanay.. çırmağı
demirdendir/ yar öyle bakma..”
Bu yazıyı okuduktan sonra, elime telefonu aldım birilerini arayasım geldim, diyesim geldi ki çık o gürültülü cümbüşten, sen öteki bırak sigarayla çayı sıralamayı, yanındaki var ya o bir yazı yazmış nerdeyseniz ayrılın ordan Mora'ya gidin, adınısenkoy bir yazı yazmış öncekinin üstüne içimi dağladı, şöyle bir etrafta tur attırıp, oturduğum yere çakıverdi beni, Mora'ya gidin bi bakın yalan değil bir seyir bu.
YanıtlaSiladını sen koy, sen neymişşin be abi! desem anlatamam beğenimi biliyorum. gel senle kardeş olalım demem lazım. hatta biz kardeşiz demem lazım. kan akıtmam lazım, gözyaşı dökmem lazım. sana koşmam lazım!
YanıtlaSilebi eba ebu arasa toplanın mora'da dese gelirdik biliyorum! bu yazı için nerelerden gelinir be!
Sevgili ebi, molly, mamalak ve bütün mora ahalisi, sevgili mora,
YanıtlaSilsayende pas tutan kalemimden mürekkep damlar gibi oldu. eyvallah!