Sevişmediği zamanlarda
garsonculuk oynayan kadın, şaşkınmış ama aynı zamanda seksimiş havalarına
bürünmek amaçlı, ağzını yarım aydan dolunaya geçiş kıvamında açarak “cebinizden
mi çıkardınız onu?” sorusuyla ofsaytta olup olmadığıma bakmaksızın ortayı
yapıyor, orta ‘abi masada senden başka gidecek biri olsa şerefsizim ona
giderdim ama gel gör ki masada teksin, ağızdan çıktım bi kere, geliyorum,
yakala’ bakışıyla vücudumda geziniyor, kendine müsait bir nokta bulup oraya
sıvışıyor, bana garsona söyleyecek tek bir söz bırakıyordu: “Götümden
çıkardım.”
Cevabımı garson kız
dahi götümden başka kimse duymuyor, götüm kendi kendine gülüyor, götümün gülüşünü
garson kız üzerine alınıyor, ağzını pergelin iletkiyle kaynaştırılıp cetvel de
eklenerek oluşan, düz kontak arabaların girmesine müsaade edici otopark mafyası
kılıklı kamera şakacıları gibi yapıp, sol gözünü ışık hızıyla hafiften kısarak
ve sağ gözüyle ‘karşımdakinin gözünden kendi gözümü ayırmayacak kadar da görmüş
geçirmiş insanımdır haberin ola haa’ biçiminde saçma sapan gülüşle farkında
olmadan götüme gülümsüyor, “Heee,
romantiğiz yani” gibisinden bir bakış fırlatıyor, masada kendisine ayrılan
sandalyeye oturmak için hamle üzerine hamle yapan fena halde leylayı görünce
asabiyete bağlıyor, “ne içersiniz” diye soruyor, ya da ben öyle hatırlıyordum.
‘İşin boka saracağı
götünün gülüşünden belliydi be oğlum’ edasıyla masanın üzerinde kıvrım kıvrım
kıvranan ve daha ilk cümlede cebimden çıkan, alımlı değme kadınlarda olmayan,
Paris görmüş, nice maceralar atlatıp asıl memleketine dönmüş, DÖRT BİR TARAFI
KALBİMLE ÇEVRİLİ KÜL TABLASI, -‘onu sen kullanamazsın be leyla’ türünden bir
çıkışla karşılaşırsa ‘dertliyim derdim dünyadan büyük, sen bilirsin meyhaneci
onu nasıl sevdiğimi’ ile başlayan ‘yıkıldım kelimeler paramparça’ edebiyatına
sarılmak suretiyle kendinden geçme ihtimali olan leylanın ‘ne içsek de
kendimizden geçsek’ türünden düşünce alıştırmaları yaptığı esnada- kimseye
hissettirmeden cebime giriyordu.
Birinci tekil erkek,
bir an için leylanın ‘noluyo yaa, sevgi neydi, sevgi emekti’ şapşallığıyla ‘hiçbir
şey anlamadım ama gizli bir şeylerin döndüğünü hissetmeyecek kadar da
gerizekalı değilim ulan’ bakışıyla göz göze geliyor, ‘o iş bende be oğlum,
sıkıntı yok’ halet-i ruhiyesiyle inceden bir göz kırpıyor, dokunmak suretiyle
cebindeki kül tablasıyla iletişime geçmek istiyordu.
Leyla, sonu ingilizcede
çoğul takısı işlevini yek başına üstlenen bir sessiz harfle biten, ‘30 dakkada
gelmezse 5 dakkada Beşiktaş olur’ vaatleriyle milleti ayartan pizzacıyı her arayışımda
açılış nidası olarak yaptığım, ‘sanki sipariş verecek başka şeyler de varmış da
henüz kararımı verememişim’ manasına gelen ‘aaaa’ ‘eee’ ‘ııı’lı girişlerimden
birini, ilk iki paragrafta hikayenin temel unsurlarından birini oluşturduğu
halde, sonradan geri plana itilerek cezalandırıldığı varsayılan garson kıza yapıp
“sade kahve olsun benimkisi de, iki tane, yani sade kahve” diyerek ‘sana cevap
veriyorum ama lafı ağzımda bir o yana bir bu yana evir çevir kıvır çevir salla
şeklinde dolandırmamdan da anlaşılacağı üzere aslında senle değil, birinci
tekil erkekin ne tür bir dolap çevirdiğiyle ilgileniyorum’ benzeri cümlelerle
dolu hal ve hareketlerle etrafı süzmeye başlıyordu.
Cümlenin ortasında
özneyi, sonunda tümleci, başına geldiğinde yüklemi şaşıran, ‘götü başı ayrı
oynayan, bütünsellik içermeyen ama ucundan kıyısından hani olur da zorlarsak
nedensellik içerebilen bir yazı çıkar lan burdan’ türünden bir hisle
heyecanlanan birinci tekil erkeke cümlenin sonunu cismen cepte, aslen kalpte
duran kül tablası armağan ediyordu:
“Neyin kafasını yaşıyon
bilmiyom ama götü kurtardın abi, hadi gene iyisin.”
Dünyayı kül tablasının yörüngesinden gösterme çabana hayran olmamak elde değil mamalak, gönder gelsin hikayeleri...
YanıtlaSilVe fekat, ben bu yazıyı kaldırmayı düşünüyordum. Şöyle ki, benim kül tablamla ilgili çok fenaaa yazılarım olacaktı da beceremedim. Duygusala bağlanmayı da istemiyorum yazarken. Kül tablam böyle orası burası oynayan bir yazının içinde kalmayaydı iyidi diye düşünerek kaldıracaktım işte. Neyse ben bi sigara yakarım şimdi kendisiynen, gönlünü alırım hemencecik:)
YanıtlaSilKalsın kalsın, bence kül tablan yazı içinde de olsa orasının burasının oynama ihtimalini çok seviyor olabilir, bence öyledir, kendini dört köşeli bir dünyanın merkezi sanıyordur filan :)
YanıtlaSilTamam bakalım, şimdilik kalsın o zaman. Nasıl olsa kalkacak hepsi bi gün.
YanıtlaSilpilavdan dönenin kaşığı kırılıyorsa madem yazıdan dönenin kalemi kırılsın mamalak.
YanıtlaSilyazındaki benzetmelerin orijinalliği beni çok keyiflendirdi.
kül tablanla bir 'alice in wonderland' türü fantastical hikayeler serisi bekliyorum senden.
Ve fekat ne yapsam kültablamla başımdan geçenleri anlatmaaa yetmooor madam. Kim bilir belki de bir gün dile gelir de kendisi anlatır size olup biteni.
YanıtlaSil